Sence bu hard diskte değerli bir şey var mıydı? | Open Subtitles | إعتقد كان هناك شيء شيء ثمين على ذلك القرص الصلب؟ |
Hatta anlamam uzun sürdü ama hayat oldukça değerli bir şey ve ona belli oranda saygılı davranmalıyız. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد كنت مهتما بهذه الفكرة ولكن حسنا، الحياة شيء ثمين ولا بد ان يتم معاملتها بكمية محددة من الاحترام |
Ancak elimde TD sistemi olunca bütün gemiyi taradım ve çok daha değerli bir şey buldum. | Open Subtitles | لَكن كَانَ لدي النظام الرّابع لمسح كامل السفينة ولقد وَجدت شيء ثمين بدرجة أكبر |
- Böyle değerli bir şeyi yiyemem. - Bu yüzden yemelisin. | Open Subtitles | كيف أكل شيء ثمين كهــذا لهذا أنتـى يجب أن تأْكليـه |
Değerli ve değerli bir şeyi savunmanız gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | التي تحتاج إلى الدفاع عن شيء ثمين والثمين. |
Özellikle ikincisi, boylamsal veri denilen çok değerli bir şeye erişim sağlardı. | TED | وخصوصا الأخير سيمكننا من الوصول إلى شيء ثمين! وهي بيانات لفترة طويلة. |
İngiliz donanmasının bizim korsan olduğumuzu unutturmaya yetecek değerli bir şey olduğunu mu düşünüyorsun? - Bir şey değil, birisi. | Open Subtitles | تظن أن هناك شيء ثمين جداً تعطيه للبحرية البريطانية لتنسى أننا قراصنة؟ |
Bugün burada, size altın kadar değerli bir şey teklif etmek için bulunuyorum. | Open Subtitles | أقف هنا أمامكم اليوم، وسأعرض عليكم شيء ثمين مثله مثل الذهب. |
Ancak yine de bu fikirde çok değerli bir şey var. | TED | و لكن بالرغم من ذلك فهنالك شيء ثمين جدا في هذه الفكرة . |
Yıldız Savaşları, atom bombası veya gelişmiş biyolojik silahlardan daha değerli bir şey ne olabilir ? | Open Subtitles | ما يكون شيء ثمين أكثر من حرب النجوم، شيء ثمين أكثر من القنبلة الذرّية... أو الأكثر تقدما الأسلحة البايولوجية؟ |
Benim için çok değerli bir şey, hediye edilmişti. | Open Subtitles | أعطيت الصورة شيء ثمين بالنسبة لي، وأنا والآن ... |
Çocuklara hayatın değerli bir şey olduğunu öğretmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أعلمهم بأن الحياة شيء ثمين |
Burada değerli bir şey için mücadele ediyoruz Miller. | Open Subtitles | " نحن نُقاتل من أجل شيء ثمين هُنا يا " ميلر |
Senin için değerli bir şey getirdim baba, ona iyi bak. | Open Subtitles | جلبت لك شيء ثمين أبي |
Reis Kinanjui'ye okumanın değerli bir şey olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبر الزّعيم (كيننجاي) بأن القراءة شيء ثمين |
Burada değerli bir şey gömülü. | Open Subtitles | شيء ما مخبأ هنا، شيء ثمين |
Yani ben uzaktayken, benim söylediklerime itaatsizlik ettin, ...bir parti için benim evimi kullandın ve benim için çok değerli bir şeyi kırdın? | Open Subtitles | لذا بينما أنا كُنْتُ بعيداً، عَصيتَ رغباتَي، إستعملتَ بيتَي لa حزب ومعدم الشّيء الذي كَانَ شيء ثمين جداً لي؟ |
Ama bu kadar kırılgan ve değerli bir şeyi nasıl götürebiliriz... | Open Subtitles | لكن كيف ننقل شيء ثمين و هشِّ كهذا |
Hayatımdan daha değerli bir şeyi korudum. | Open Subtitles | وفرت شيء ثمين أكثر من حياتي |
Haritanın, hatta bir şey daha çok değerli eşyayı götürdüğü için... | Open Subtitles | لأن الخريطةَ تُؤدّي إلى شيء ثمين لدرجة أكبر |
Hindibalara çok değerli ve saygı gösterilmesi gereken nesnelermiş gibi davranması çok hoşuna gidiyordu. | Open Subtitles | التي يعالج بها كل الهندباء وكأنه شيء ثمين لكي يقوم بوضعها بعناية للعرض |