Yazılmışlardı çünkü öfkeliydiler ve bu konuda bir şey yapmak istiyorlardı | TED | سجلوا لأنهم كانوا غاضبين وأرادوا فعل شيء حيال ذلك. |
Peki, bu konuda bir şey yapan tek kişi ben görünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، على الاقل أنا الوحيد الذي يبدو انه يفعل شيء حيال ذلك. |
bu konuda bir şey yapamam. Ve sen niye bu S1 bilmem neyi bu kadar önemsiyorsun? | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء حيال ذلك ثمّ لماذا أهتم أصلاً بما تريد تلك المجموعة فعله؟ |
Karım ve kızım elinde ve ben bu konuda, hiçbir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | لديه زوجتي وإبنتي لا تستطيع أن تفعل أي شيء حيال ذلك |
Ama şu anda ikimizin de elinden bir şey gelmez. | Open Subtitles | لكن، لا يمكن لأي منا فعل شيء حيال ذلك الآن. |
Ve depresyon tedavi edilebilir. bu konuda bir şeyler yapmalıyız. | TED | والإكتئاب يمكن علاجه. نحن نحتاج لأن نفعل شيء حيال ذلك. |
Bunun için bir şey yapmalıyım. | Open Subtitles | أنت تعاني من ضغط حاد لا أعتقد أن لدينا وقت للإنتظار يجب أن أفعل شيء حيال ذلك فوراً |
Beyler, hayatımız tehlike altında ve bu konuda birşeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | يا رفاق .. طريقنا في الحياة مهدد ويجب علينا فعل شيء حيال ذلك |
bu konuda bir şey yapmanın zamanının geldiğini düşündüm. | Open Subtitles | اعتقد انه الوقت المناسب لتفعلي شيء حيال ذلك |
bu konuda bir şey yapmanın zamanının geldiğini düşündüm. | Open Subtitles | اعتقد انه الوقت المناسب لتفعلي شيء حيال ذلك |
Şerifiniz ise bu konuda bir şey yapmaya niyetli değil. | Open Subtitles | المأمور هنا لا ينوي أن يفعل شيء حيال ذلك |
bu konuda bir şey yapmazsan asla meclis başkanı olamazsın. | Open Subtitles | لن تكون يوماً متحدثاً باسم المجلس ما لم تقم بعمل شيء حيال ذلك. |
Geçen yıl, oraya, 6.7 tondan fazla zehirli kimyasal atıldı ve kimse bu konuda bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | العام الماضي رموا أكثر من 6.7 مليون باوند من المواد الكيميائية السامة هناك و لا أحد يفعل شيء حيال ذلك |
Herkes biliyor bunu ama kimse bu konuda bir şey yapmayacak. | Open Subtitles | جميعنا يعرف ذلك, و لن يقوم أي منا بفعل شيء حيال ذلك. |
İyi haber ise ben senin amcanım ve bu konuda bir şey yapabilirim. Bir şey yapacağım, tamam mı? | Open Subtitles | والسارة هي أنني عملك وبوسعي فعل شيء حيال ذلك |
Anlatmaya çalıştığı şey bu, daha da önemlisi şunu diyor bu konuda bir şey yapamazsa, ...bu konuda bir şey yapmazsa, ...her an patlayabileceğini söylüyor. | Open Subtitles | . هذا هو الذى يحاول إخباره به .. و أهم ما فى الموضوع, يريد أن يخبره .. أنه إذا لم يفعل شيء بحيال ذلك ،إذا لم يفعل شيء حيال ذلك . سوف ينفجر فى أى يوم |
Ama demiş olsaydım bu konuda hiçbir şey yapamazdın, değil mi? | Open Subtitles | لكن و إن فعلت فلن تفعل أي شيء حيال ذلك صحيح ؟ |
Efendim, adamlarımın hayatta olduklarını bildiğinizi ve bu konuda hiçbir şey yapmayacağınızı mı söylüyorsunuz bana? | Open Subtitles | سيدي، هل كنت تعرف بأنهم على قيد الحياة وأنك لن تفعل شيء حيال ذلك صحيح؟ |
Hepsi aynıdır, bu konuda elden bir şey gelmez. | Open Subtitles | كلها نفس الشيء، لايمكنك فعل شيء حيال ذلك. |
bu konuda bir şeyler yapma gücüne sahipsiniz ve bu konuda sizlere güveniyoruz. | Open Subtitles | أنتم لديكم المقدرة على فعل شيء حيال ذلك ونحن نعتمد عليكم لتفعلوا ذلك |