ufak bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | لكن هناك شيء صغير في عوض أن اكون النينجا العارية و الخارقة |
Peki ya sana üzerinde çalıştığım ufak bir şey göstersem? | Open Subtitles | ماذا لو أعرض عليك شيء صغير كنت أعمل عليه؟ |
Oğlun yanındayken sarhoş araba kullanmak küçük bir şey mi? | Open Subtitles | هل القيادة وأنت ثملة وأبنك في الخلف شيء صغير ؟ |
Bizi bu kadar korkutan şeyin böyle küçük bir şey olması çok gairp. | Open Subtitles | إنه لقدر غريب أن نعاني الكثير من الخوف والشك بسبب شيء صغير جدًا |
Tamam, kızlar arasında kalsın belki Meksika'da azıcık bir şeyler olmuştur fakat tamamen kendiliğinden gelişti ve tek seferlikti. | Open Subtitles | حسناً ، الأمر بيننا نحن الفتيات ربما هناك شيء صغير قد حدث في المكسيك لكنه كان يبدو عفوي تماما |
Bu savaşı durdurmak için elinde küçük birşey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أنة لدي شيء صغير من الممكن أن يضع نهاية لهذة الحرب |
Şimdi bu kozu küçük şeyler için dilediğimce kullanabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أصرف هذا حالاً مقابل شيء صغير.. |
Bu gibi küçük şeyler için Tanrıya karşı bir dava olmaz. küçük şey mi? | Open Subtitles | لا يمكننا أن نأخذ كلامه على محمل الجد من أجل شيء صغير كهذا |
Belki de en ufak şeye bile anlam yüklemememiz gerek. | Open Subtitles | ربما لا يتجوب علينا أن نعطى مدلول لكل شيء صغير |
Sen yanımda değilken uydurduğum ufak bir şey, sevgilim. | Open Subtitles | شيء صغير قمت بتجهيزه بينما أنت مسافرة يا عزيزتي |
Böyle ufak bir şey için aramak istemedim pek. | Open Subtitles | ولا أرغب في الواقع بإعتبار هذه خدمة لكونها شيء صغير |
Silah dükkânındaki kasiyerin yavaşlığı kadar ufak bir şey düşmeleri demek olabilir. | Open Subtitles | شيء صغير كـ بطء الدفع عند الكاشير في مخزن البنادق قد يعني أنهم سيسقطون |
Peki, neden bu kadar küçük bir şeyin tasarımı için bu kadar çok zaman harcadık? | TED | الآن، لماذا نقضي وقت طويل جدًا في شيء صغير جدًا؟ |
Ve bu, kronik bir hasta için küçük bir şey gibi görünüyorsa da, değil - hem de hiç değil. | TED | وإن بدا ذلك وكأنه شيء صغير بالنسبة إلى شخص يعاني مرضًا مزمنًا فإنه ليس كذلك أبدًا. |
Bence bu parlak beyninle ve olayları kavrama yeteneğinle inisiyatif gibi küçük bir şeyi nasıl elinde tutamazsın? | Open Subtitles | حسناً ، أنا لا أرى ما بعقلك الدقيق و إستيعابك الرائع للمواقف كيف يمكنك أن تخسر أي شيء صغير جداً |
Lucy Householder kendine gelmiş, kendi de kaçırıldığı için biraz bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | أدوار خارج مستأجر لوسي يعرف شيء صغير حول إختطاف نفسه. |
Sadece için bir şeyler bana arkadaşım geri kazanmak. | Open Subtitles | فقط شيء صغير ليساعدني بإستعادة صديقي الحميم |
Civardaki bütün gücü kesmeye yarayan küçük birşey. | Open Subtitles | شيء صغير بإمكانه تحرير الطاقة في المنطقة المجاورة |
Böyle küçük şeyler yüzünden boşa sorun yaratma. | Open Subtitles | لا يجدر بك افتعال مشكلة من شيء صغير كهذا |
[küçük şey. Büyük fikir.] [Michael Bierut Londra Metrosu Haritası üzerine] Londra Metrosu, sekiz farklı bağımsız demiryolunun tek bir ortak sistem yaratmak için birleştirilmesiyle, 1908'de oluştu. | TED | [شيء صغير. فكرة هامة.] [عن خريطة لندن رفقة مايكل بيروت] تم تصميم مترو لندن في عام 1908، عندما اندمجت ثماني سكك حديدية مع بعضها لإنشاء نظام واحد. |
* Söylediğin ya da yaptığın her ufak şeye * | Open Subtitles | * كل شيء صغير قوله أو تفعله * |
Şimdi, dışardan vücudu tamamen normaldi, sadece sol kalçasının içinde bir şey vardı. | Open Subtitles | جسده كان طبيعياً , ما عدا شيء صغير هنا على الفخذ اليسار |