Böyle bir şeyi hatırlamam gerekirdi. Önemli bir şey çünkü. | Open Subtitles | أتعتقد أنني أتذكر شيء مثل هذا, بدا مهم مرة |
Partinin havasını söndürdün. Böyle bir şeyi hiç görmedim. Harika parti! | Open Subtitles | حولت ألحفلة إلى ألخارج لم ارى شيء مثل هذا أبدا |
Seninle gizlice ambara girdiği veya Öyle bir şey yüzünden. | Open Subtitles | بسبب تخفيها في المخزن معك أو شيء مثل هذا |
Hayır, Sameer olamaz. Ama o Öyle bir şey yapabilir. | Open Subtitles | لا، لا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ سمير لَكنَّه يُمْكِنُ أَنْ يَفعل شيء مثل هذا أيضاً. |
Ancak birlikte Onun gibi bir şey yazacaksak önemli olan bana söylediğin, nasıl olduğu değil. | Open Subtitles | ولكن أن كنا سنكتب شيء مثل هذا معاً أن ما تخبرني به, ليس كيف, هذا مهم |
Bence Bunun gibi bir şeyi öğrendikten sonra olmamış gibi devam edemezsin. | Open Subtitles | لأني أعتقد أنك متى ماعرفت عن شيء مثل هذا ، لايمكنك نسيانه |
böyle bir şeyin elinden alınmasının nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | ليس لديك أي فكرة كيف أن شيء مثل هذا يؤخذ منكِ.. |
Böyle bir şeyi yapabilecek kapasitede kaynakları olan bir tek onlar var. | Open Subtitles | أَعْني، أنهم الوحيدَين لديهم المصادرِ القادره على سْحبُ شيء مثل هذا |
Böyle bir şeyi görme şansım bir daha ne zaman olur bilmem. | Open Subtitles | لا أعلم متى ستواتينى الفرصة لرؤية شيء مثل هذا ثانيتاً |
Bir arkadaş olarak eğer bu filmi seninle tam 11 kez izlediğimizi hatırlasaydın... o zaman Böyle bir şeyi asla yapmazdın. | Open Subtitles | إذا تتذكر اننا كنا أصدقاء بمجرد ذلك الفلم ..لقد كانت أحد عشر مرات سوية إذا شيء مثل هذا ..كان يجب أن لا يحدث ابداً |
Böyle bir şeyi bana söylemek için bir saniye bile beklememeliydin. | Open Subtitles | لم يكن عليكِ الإنتظار للحظةٍ لكي تخبريني شيء مثل هذا ما الذي تفعليه؟ |
Onunlayken güvende değiliz. Böyle bir şeyi bizden saklamış. | Open Subtitles | لسنا بأمان معه، بأن يخبىء شيء مثل هذا عنا |
Petrol kuyularında yıllarca çalıştım ama Böyle bir şeyi hiç görmemiştim. | Open Subtitles | كما تعلم، لقد قضيت سنوات أعمل على منصات النفط لم أر أي شيء مثل هذا يحدث من قبل |
Ama Troy, Öyle bir şey bulmak aylar alır. | Open Subtitles | لكن تروي، إيجاد شيء مثل هذا يمكن أن يستغرق شهور. |
Şehir merkezinde Öyle bir şey olmaz. Haksız mıyım? | Open Subtitles | ،لا يُوجد شيء مثل هذا في وسط المدينَة أليَس كذلك؟ |
Viski soda. Öyle bir şey. | Open Subtitles | مشروب سكوتش و صودا شيء مثل هذا |
Evet, Onun gibi bir şey. | Open Subtitles | نعم، شيء مثل هذا. |
Yani işte Onun gibi bir şey. | Open Subtitles | حسنا , انه شيء مثل هذا |
Bunun gibi bir kızı bulduklarında ne kadar para verirler tahmin edebilirsin. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تعرفي مقدار مال الناس عندما يشترون لابنتهم شيء مثل هذا. |
Hayatım boyunca hep böyle bir şeyin olmasını bekledim. | Open Subtitles | أنا أنتظرت كل حياتي لان يحدث شيء مثل هذا |
- Belki 4 yaşında. Büyümüştür. Böyle birşey kaptanımızı yemişti. | Open Subtitles | لقد كبرت الآن شيء مثل هذا جعلت قائدنا وجبة للطعام |
böyle şeyler söylerim. Patavatsız olmak istememiştim. | Open Subtitles | أنا فقط أُعبر عن رأيي , لم أقصد أن أكون صريحة أو شيء مثل هذا |
Sence haklı idam diye bir şey var mı Dr. Turner? | Open Subtitles | .. هل تؤمنين انه هناك شيء مثل هذا ان هناك إعدام مشروع . دكتوره تيرنر؟ |
Afganistan'da böyle bir şey görmüş olabilirsin diye düşündüm.. Afganistan'da Buna benzer bir şey görmüştüm. | Open Subtitles | توقعت أنه ربما رأى شيء مثل هذا في أفغانستان لقد رأيت شيئًا كهذا في أفغانستان |
Tabi ya, ben de böyle bir şey boyayabilirim zaten. | Open Subtitles | أوه، متأكّد، مثل أنا يُمْكِنُ أَنْ أَصْبغَ شيء مثل هذا. |