Şimdi, bu resmi yapan ressam "Bir şey eksik. Nedir acaba?" diyor. | Open Subtitles | الأن الفنان الذي رسم تلك الصورة يقول هنالك شيء مفقود ماهو؟ |
-Tuhaf değil mi? Yine dördümüz birlikteyiz, ama tabii ki bir şey eksik. | Open Subtitles | ها نحن مجددًا، أربعتنا معًا ولكن، بالتأكيد هناك شيء مفقود |
Hayır. Zorla giriş veya Kayıp bir şey yok. | Open Subtitles | كلاّ، لا أثر على الدخول عنوة، ولا يُوجد شيء مفقود. |
Jason bu ailede hep bir şeyin eksik olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | كان "جايسون" يقول دائما ان هناك شيء مفقود من هذه العائلة |
Karnavalın yapılması beni mutlu eder diyordum ama hâlâ içimde bir şeyler eksik gibi. | Open Subtitles | سيجعلني سعيدا. و لكن يوجد هناك شيء مفقود. |
Bence hala birşeyler eksik | Open Subtitles | أعتقد أن ما زال هناك شيء مفقود. |
Ve bir şeylerin eksik olduğu gerçeğini görmezden geldim. | Open Subtitles | لذلك كنت أتجاهل حقيقة أنه يوجد شيء مفقود هنا |
İkimiz de ilişkimizin mükemmel olduğundan emindik, ama bir şeyler eksikti. | Open Subtitles | كنا واثقين أن علاقتنا كانت مثالية و لكن كان هناك شيء مفقود |
Hayatında bir şey eksik gibi. Bilemiyorum gerçek aşk belki de. | Open Subtitles | هناك شيء مفقود في حياته لا أعرف، الحب الحقيقي ربما |
Evet. Şimdi gördüm. Bir şey eksik gibi geliyor. | Open Subtitles | اجل, لقد توقفت للتو, انى اشعر كان هناك شيء مفقود |
Işık sizin için çok açık. Bir şey eksik: | Open Subtitles | الضوء واضح للغاية من أجلكم هناك شيء مفقود |
Resmi loto toplarını değiştirdiler. Bu yüzden kimse Kayıp bir şey görmedi. | Open Subtitles | لقد بدّلوا كُرات اللوتو الرسميّة بالكُرات المُزوّرة، لهذا السبب علم الجميع أنّ لا شيء مفقود. |
Sigorta şirketinden Chelsea'nın değerli eşyalarının... listesini alalım, Kayıp bir şey var mı bakalım. | Open Subtitles | دعونا نحصل على قائمة من الأشياء الثمينة لـ تشيلسي من شركة التأمين، معرفة ما إذا كان أي شيء مفقود. |
Sanırım hep bir şeyin eksik olduğunu hissediyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنني شعرت دائما ان هناك شيء مفقود |
Tamam ama sanki bir şeyler eksik gibi. Bazı şeyleri değiştirmek istiyorum. | Open Subtitles | هذا جيد، لكني أحس بأن هناك شيء مفقود |
- Sizcede birşeyler eksik gibi mi? | Open Subtitles | -يشعر وكأنه شيء مفقود. |
Burayı çok seviyorum ama hep bir şeyler eksikti. | Open Subtitles | أحل المكان هنا، لكن لطالما كان هناك شيء مفقود. |
Fakat bu muhteşem gezintide bir şey kayıp; O da "zaman". | TED | لكن هناك شيء مفقود في هذه الجولة الرائعة: لقد حان الوقت. |
Hep bir eksik vardı ama, değil mi hayatım? | Open Subtitles | لطالما كان هناك شيء مفقود, صحيح, عزيزي؟ |
Başarmış görünüyor. Kayıp birşey yok. | Open Subtitles | يبدو أنّها فعلت ذلك، لأنّ لا شيء مفقود. |
Laboratuvarımdaki her şeyi listeledim. Hiçbir şey kaybolmamış. | Open Subtitles | لدي كل شيء في مختبري لا شيء مفقود |