Ama değiştim ve hayatımda önemli bir şey yapıp farklılık yaratacağım. | Open Subtitles | لكنني تغيرت وسوف اقوم بفعل شيء هام في حياتي وسأحدث فرق |
İlk karşılaştığımızda önemli bir şey yapmak için tek bir sebebin olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | عندما تقابلنا لأول مرّة، قلت لي أن هناك سبب واحد لفعل شيء هام. |
Seninle en son ne zaman önemli bir şey konuştuğumuzu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر أخر مرّة تكلّمنا فيها أنا وأنتِ حول أيّ شيء هام. |
Ciddi bir şey değil. Birkaç gün, sonra çıkar. | Open Subtitles | لا شيء هام ربما سيخرج بعد عدة أيام |
Takada-san, sana söyleyecek önemli şeylerim var. | Open Subtitles | تاكادا-سان) لدي شيء هام لأقوله لكِ) |
Önemsiz bir ayrıntının aslında çok önemli olabileceğini biliyordum, ama kayda değer bir şey hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أفهم بأن كل تفصيل مهم لكني لا أتذكر أي شيء هام ، آسف |
Seni götürdüğüm yerde sana yardımı dokunacak, önemli bir şey var. | Open Subtitles | المكان الذي سآخذك إليه به شيء سيساعدك شيء هام |
Tembel ve çalışma yeteneğinden yoksun olabilirim ama değiştim ve hayatımda önemli bir şey yapacağım. | Open Subtitles | ربما أكون كسول وأفتقد مهارات الدراسة لقد تغيرت وأنا سأقوم بعمل شيء هام في حياتي |
O çocuklarda önemli bir şey olması mümkündür. | Open Subtitles | من الوارد أن يكون هنالك شيء هام بشأن ذينك الصبيين. |
Bu şehirde çok önemli bir şey var, Bay Bell. | Open Subtitles | هناك شيء هام جدًا يا سيد "بيل" في تلك المدينة. |
Sonbaharda senden güvenebileceğim önemli bir şey gördüğüm takdirde... | Open Subtitles | طالما أنني أستطيع الاعتماد على شيء هام منك في فصل الخريف. |
önemli bir şey olursa direkt gelmemi söylemiştiniz. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأن أحضر عند وجود شيء هام للغاية |
En azından ailesi, önemli bir şey uğruna öldüğünü bilerek rahatlayabilir. | Open Subtitles | على الأقل يمكن لعائلته أن ترتاح بمعرفته أن مات من أجل شيء هام |
En azından ailesi, önemli bir şey uğruna öldüğünü bilerek rahatlayabilir. | Open Subtitles | على الأقل يمكن لعائلته أن ترتاح بمعرفته أن مات من أجل شيء هام |
Komutanım, bu mahkûm önemli bir şey söylemek istiyormuş. | Open Subtitles | سيدي , هذا المحكوم لديه شيء هام ليقوله |
Çok önemli bir şey oldu. Gitmen gerek. | Open Subtitles | حدث شيء هام جداً ويجب أن تذهب. |
Ciddi bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء هام |
Ciddi bir şey olmadı. | Open Subtitles | لا شيء هام. |
Takada-san, sana söyleyecek önemli şeylerim var. | Open Subtitles | تاكادا-سان) لدي شيء هام لأقوله لكِ) |
Otopsi yaparken Jim Rogers'ın beyin tomografisinde kayda değer bir şey çıktı. | Open Subtitles | أثناء التشريح لاحظت شيء هام في (الأشعة الخاصة بــ(روجرز |