Yapılacak en iyi şey silahını ağzına dayamak ve sonra ateş etmektir. | Open Subtitles | أفضل شيء هو أن تطلقى النار على نفسك في الفمّ فتنفجر جمجتكِ |
Yapılacak en iyi şey rotamıza geri dönüp, mevziimizi ele geçirmek. | Open Subtitles | أفضل شيء هو أن نعود إلى المسار وإرسال بعض حاملي نقالة. |
Bu yüzden,daha önce bahsettiğim gibi,bu parçayı dinlerkenen önemli şey ,müziğin harika oluşu ve müzik Dan'in nasıl birisi olduğunu sizlere gösterecek. | TED | إذا عند الاستماع إلى هذه القطعة الموسيقية. كما ذكرت سابقاً أهم شيء هو أن الموسيقى عظيمة وستريكم من هو دان |
1 Numara: Birinci ve en doğru şey; tüm gerçekler paradokstur. | TED | أولًا: أول وأصدق شيء هو أن الحقيقة متناقضة. |
En önemli şey, babamın evlenecek olması. | Open Subtitles | أهم شيء هو أن والدنا في سبيله لأن يتزوج. |
Yakında eline geçmiş olur. Dediğim gibi, yapacağın en iyi şey... | Open Subtitles | ،سيكون في المتناول قريبا ..أفضل شيء هو أن |
Yapılacak en iyi şey kendini ağzından vurmaktır. | Open Subtitles | أفضل شيء هو أن تطلقى النار على نفسك في الفمّ |
Uzun süre yalnız yaşayan bir erkek için en kötü şey hayal gücünün olmayışıdır. | Open Subtitles | أسوأ شيء هو أن يقضي الرجل الكثير من الوقت لوحده يفتقر إلى الخيال |
Hukuk departmanındaki çocuklara göre... yapılacak en iyi şey, suçunu itiraf edip... mümkün olduğunca sessiz sedasız pazarlık ederek... | Open Subtitles | الاشخاص في قسم القضايا يعتقدون ان افضل شيء هو أن تعترف بالذنب, تعقد صفقه مع المدعي من اجل تهدئة الوضع قدر الامكان |
En kötü tarafı, normal olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlamak. | Open Subtitles | أسوء شيء هو أن أتذكر كم أنه جميل أن يكون المرء طبيعيا ً. |
Önemli olan şey, bundan sonra otlakçılık yapmayı bırakabiliriz. Biraz haysiyetli yaşamaya başlarız. | Open Subtitles | أهم شيء هو أن نتوقف عن العيش هكذا ونحصل على بعض الإحترام |
Hmm gördüğüm ilk şey dünya barışı olsaydı güzel olurdu. | Open Subtitles | حسناً ان اجمل شيء هو أن ارى العالم بسلام |
Kadınlar için en önemli şey, bir erkek bulmaktır. | Open Subtitles | انّه بالنسبة للنساء أهم شيء هو أن يجدن زوجاً |
Her şey derhal bitse de gitsem iyi olacak sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن أفضل شيء هو أن أنتهي بسرعة وأرجل. |
Önemli olan tek şey basitçe işi yapmak. | Open Subtitles | إن أهم شيء هو أن تقوم بإنجاز عملك ببساطة |
Ama şu an en önemli şey çok geç olmadan seni buradan çıkartmak. | Open Subtitles | لكن الآن، أهم شيء هو أن نتمكن من إخراجك من هنا قبل أن يفوت الآوان |
En önemli şey bunu elimizden geldiğince hızlı halletmek. | Open Subtitles | أهم شيء هو أن نسرع في أنجاز الأمر بأقصى ما يمكننا. |
Bir arkadaşı kaybedince en kötü şey bunun tekrar tekrar söylenmesi. | Open Subtitles | تفقد صديقاً، وأسوأ شيء هو أن يُحرّك السكين في الجرح. |
Yapmak istediğimiz şey e-postalarınızı alıp şuna benzer bir şeye çevirmekti. Ama daha da önemlisi bunu sizin bile fark edemeyeceğiniz bir şekilde yapmaktı. | TED | ما نطمح إليه في الواقع هو أن جعل بريدك الإلكتروني يبدو على هذا الشكل، ولكن أهم شيء هو أن نقوم بذلك بطريقة تجعلك تتأكد من حدوث ذلك. |
En önemli şey esirler. Esir almak zorundayız. | Open Subtitles | ولكن أهم شيء هو أن تحصلوا على أسرى |