Herkes kahraman olmak istiyor, bu yüzden hiçbir şey sonuca varmıyor. | Open Subtitles | كل واحدة يجب أن تُصبح البطل لذا لا شيء يتم حلّه |
Bunu daha nasıl yapacağımızı bilmiyorum, ama biliyorsunuz ki, bu aktif olarak düşünülen bir şey. | TED | لا أعرف بالضبط كيف أقوم بذلك بعد، لكن، تعلمون، إنه شيء يتم التفكير فيه بنشاط. |
Aşağılandık. Her şey yavaşça, işkence yaparcasına karanlıkta gerçekleştirildi. | Open Subtitles | السير ببطء و بممرات ملتوية، كل شيء يتم في الظلام. |
Eğer her şey planlandığı gibi gidiyorsa niçin rahatsız görünüyorsun? | Open Subtitles | لو أن كل شيء يتم وفقاً لجدول الزمني لماذا إذاً تبدو مهموماً؟ |
Bu işyerinde hiçbir şey, resmi bir istekte bulunulmadığı sürece yerine getirilmiyor, değil mi? | Open Subtitles | لا شيء يتم إنجازه في هذا المكتب بدون طلب رسمي , أليس كذلك ؟ |
- Ona söyle. O herife tamir bedelini onun ödeyeceğini söyle. Yoksa, her şey ona geri döner. | Open Subtitles | إنهُيدفعمن أجلإعادةالإصلاح، على الجانب الآخر , كلّ شيء يتم من خلالهِ. |
Her uyuşturucu, her dolar her türlü şey senden sorulur. | Open Subtitles | كل المخدّرات , كل الفواتير كل شيء يتم يعبر من خلالك |
Fort Benning'te öğretilen ilk şey emir komuta zincirine uyman gerektiğidir. | Open Subtitles | أول شيء يتم تدريس لك في فورت بينينج هو دائما اتباع سلسلة من الأوامر. |
çünkü bu diğer her şey çalışmayınca alınabilen bir ilaç. | Open Subtitles | لأن هذا شيء يتم أخذه عندما لا تؤتي الأشياء العادية بالنتيجة المرجوّة منها. |
Hepinizin huzurunda, Chuck'a HMM için yaptığı her şey adına teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | أردت أن أغتنم هذه اللحظة لأشكر تشاك عن كل شيء يتم عمله ل هم. |
Ve her şey şeffaflık adına kendi web sitelerinde canlı yayınlanıyor. | Open Subtitles | و كل شيء يتم تسجيله للعامة على الموقع الخاص بهم |
Gerçek benliğiniz, önceden olduğu gibi, bir yerlerde olup sizin keşfedeceğiniz bir şey değil. Ruhunuzun içine falan bakıp gerçek benliğinizi bulamazsınız. Kısmen yaptığınız, elinizden gelen gerçek benliğinizi oluşturmaktır. | TED | فالنفس الحقيقية إذًا ليست عبارة عن شيء يتم اكتشافه، أنت لا تنظر داخل نفسك لترى نفسك الحقيقية. إن ما تفعله، جزئيًا على الأقل، هو أنك تصنع نفسك الحقيقية. |
Her şey çekiliyor ve her şey görünüyor. | TED | كل شيء يتم تصويره وكل شيء يٌرى. |
Her şey uzaktan ayarlandı. | Open Subtitles | كل شيء يتم ترتيبه من خلال وسيط |
Yapılacak en doğru şey genelde en zor olanıdır. | Open Subtitles | أفضل شيء يتم فعله عادة ما يكون الأصعب. |
Her şey, tertemiz bir şirket yaratmak için. | Open Subtitles | كل شيء يتم عبر شركة لاتشوبها شائبة. |
- Ekibi ile tartışacağı bir şey bu. | Open Subtitles | هذا شيء يتم التناقُش به مع فريقِه. |
Eğer bir şey bulduysanız lütfen mahkemeye anlatın. | Open Subtitles | نرجوا اخطار المحكمه اي شيء يتم ايجاده |
Her şey çok çabuk olur. | Open Subtitles | كل شيء يتم بسرعة. |
Her şey tahmin ettiğim gibi gelişiyor. | Open Subtitles | كل شيء يتم كما تنبأت له. |