Baba, bunu düzeltmeyi istediğin için teşekkürler ama yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | أبي، وشكراً لمحاولتك إصلاح هذا الأمر، ولكن لا يوجد شيء يمكنك القيام به |
Gidiş tarihimi geri çekmek için yapabileceğin bir şey vardır belki. | Open Subtitles | هناك شيء يمكنك القيام به لتسرع من مغادرتي |
- Hayır yapabileceğin bir şey olmalı. | Open Subtitles | رقم يجب أن يكون هناك شيء يمكنك القيام به؟ |
İçeride yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لقد أديت واجبك لايوجد شيء يمكنك القيام به أكثر |
Ve bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ولا يوجد هناك شيء يمكنك القيام به لمنعها |
Artık eve git. yapabileceğiniz bir şey yok. | Open Subtitles | .اذهب الآن الى المنزل .لا يوجد شيء يمكنك القيام به |
Düzgün düşünüp kendinizi role vermezseniz... belli olur ve bunun için Yapacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | إذا كنت لا تفكر بشكل صحيح اذا كنت لست في دورك انه ظهر للتو وليس هناك شيء يمكنك القيام به حيال ذلك |
Onlar için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنك القيام به لهم. لقد فات الأوان. |
Hayır, senin suda yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | كلا، لا يوجد شيء يمكنك القيام به على الماء |
Aslında Samantha, yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | حسنا، أنت تعرف، سامانثا، هناك الواقع هو شيء يمكنك القيام به. |
Bak, onun için yapabileceğin bir şey olmalı. | Open Subtitles | انظر، ينبغي أن يكون هناك شيء يمكنك القيام به لاجلهُ. |
Benim için yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء يمكنك القيام به من أجلي |
Benim için yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء يمكنك القيام به من أجلي |
yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء يمكنك القيام به حيال ذلك. |
yapabileceğin bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنك القيام به |
Gerçekten şu an bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنك القيام به حقا عن ذلك الأمر الآن |
Yani yapabileceğin hiçbir şey yok. Her gün yaşadığım şeylerden daha beter bir ceza yok bana verebileceğin! | Open Subtitles | لذا لا يوجد شيء يمكنك القيام به، لا عقاب بيدك أسوأ ممّا أعيش معه كلّ يوم. |
Bundan sonra da seni düşünerek mastürbasyon yapacağım ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وفي وقت لاحق سوف استمني وسوف افكر بكٍ وانا افعلها وليس هناك شيء يمكنك القيام به حيال ذلك |
Bu adli bir hata ve bunun için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنه إخفاق للعدالة ، لا يوجد شيء يمكنك القيام به |
yapabileceğiniz bir şey yok. Bir verici olmalı. | Open Subtitles | لكنهيشغلهاكلهاعنبعد، وليس هناك شيء يمكنك القيام به. |
Bugünkü konsere çıkabilmesi için yapabileceğiniz bir şey var mı? | Open Subtitles | دكتور، هل هناك أي شيء يمكنك القيام به لتمكينه من الغناء؟ في حفل اليوم |
Onun için yapabileceğiniz bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنك القيام به بالنسبة له الآن. |
Bazı insanlarda o iyilik eksik ve bu konuda Yapacak bir şey yok. | Open Subtitles | بعض الناس فقط مفقود أن القليل قطعة من الخير، وهناك شيء يمكنك القيام به حيال ذلك. |
Ve yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | ' وليس هناك شيء يمكنك القيام به ' |