ويكيبيديا

    "شيء يمكنهم" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şey
        
    Bagaja bakıp çalabilecekleri bir şey var mı diye kontrol edecekler. Open Subtitles سيفتشون في السيارة فقط ليروا إن كان هناك شيء يمكنهم سرقته
    Öyleyse bir şey yapalım. Bizi asabilecekleri bir şey. Open Subtitles لذا دعونا نفعل شيء شيء يمكنهم شنقنا من أجله
    Bende bir virüs var ve doktorlar ne olduğunu bilmiyorlar ve bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok. Open Subtitles أصبت بفيرس ما، والأطباء لا يعرفون كنهه وليس هناك شيء يمكنهم فعله
    Korkuyorlar. Canavara yem oldular. Beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yok. Open Subtitles مرتعبين , لحم لأجل الوحش ولا يوجد شيء يمكنهم فعله سوى الانتظار
    Peki, bu yeni kanıt, onların duymayı kaldırabileceği bir şey mi? Open Subtitles هل هو شيء يمكنهم أن يستخدموه في جلسة استماع؟
    Evet ama yapabilecekleri bir şey olmadığını söylediler. Open Subtitles نعم. لَكنَّهم أخبروني أنه لا يوجد شيء يمكنهم القيام به
    Bir suçtan iki kez yargılama konusunda yapabilecekleri bir şey olmadığını söylediler. Open Subtitles قالوا لا يوجد شيء يمكنهم القيام به . مضاعفة خطر.
    Türler arası egemenliği sağlamak için yapabilecekleri her şey. Open Subtitles كل شيء يمكنهم فعله لأجل بقاء هيمنة النوع بأكمله
    Kaçtın? Çünkü yapabilecekleri bir şey yoktu. Open Subtitles لأنه لم يكن هناك أي شيء يمكنهم القيام به
    Masalarına koyabilecekleri ve günümüzün aşırı hırslı dünyasında bir yer edinmek için yiyecekleri bir şey. Open Subtitles شيء يمكنهم ان يضعونه على مكاتبهم .. وإدخاله في افواههم فقط حتى يحصلون على الطاقة ليتنافسو مع العالم
    Evet yapabilecekleri bir şey olmadığında insanların sana yardım etmek istemesi komik. Open Subtitles أجل، من المضحك كيف أن الجميع يحاول المساعدة عندما لا يوجد شيء يمكنهم فعله
    Yapabilecekleri bir şey yok. Yardım edemezler, anlamıyor musun? Open Subtitles لا يوجد شيء يمكنهم القيام به لا يستطيعون ذلك، ألا ترين ؟
    Şimdi Trump Tower'dan geçen biri artırılmış gerçeklikte Colin Kaepernick'in diz çöktüğünü görebilir ve yapabilecekleri hiçbir şey yok. TED الآن أي شخص يمر بجانب برج ترامب يمكن أن يرى كولين كابيرنيك وهو منحني على رُكبته عن طريق الواقع المعزز، وليس هناك شيء يمكنهم القيام به حيال ذلك.
    Eğer teknoloji şekillenip bir forma girebilseydi, bir düğme, kumaş ya da kullanabilecekleri bir şey gibi, onu kesinlikle giyilebilir yaparlardı, arama yapabilen bir giysi. TED لذلك إن أمكن تشكيل وتطوير التقنية مثل زر أو قماش، أو شيء يمكنهم استخدامه، فسيمكنهم صنع ملبوسات تقنية، وملابس يمكنها إجراء مكالمات هاتفية.
    Bende bir virüs var ve doktorlar ne olduğunu bilmiyorlar ve bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok. Open Subtitles أصبت بـ"فيروس" ما ، والأطباء لا يعرفون سببه وليس هناك شيء يمكنهم فعله
    Seni suçlayacakları bir şey yok. Open Subtitles اسمع، لا شيء يمكنهم اثباته عليك
    Yapabilecekleri hiçbir şey yokmuş. Open Subtitles لم يكن هناك شيء يمكنهم القيام به
    Carey'i bulana dek ellerinden bir şey gelmez. Open Subtitles لا يوجد شيء يمكنهم فعله حتى يجدون كاري
    Doktor, yapabilecekleri bir şey olmadığını söyledi. Open Subtitles الطبيب يقول لا يوجد .شيء يمكنهم فعله
    Hemşireler görür görmez amcamın enfeksiyon kaptığını anlamış, tabii o zaman bu duruma "kan zehirlenmesi" diyorlarmış. Açıkça dillendirmeseler de, o an ellerinden hiçbir şey gelmeyeceğini anlamış olmalılar. TED أدركت الممرضات على الفور أنه أصيب بعدوى، كانت تعرف حينئذ باسم "تسمم الدم"، و بالرغم من أنهم لم يقولوها إلا أنهم أدركوا على الفور انه لا يوجد شيء يمكنهم فعله.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد