Bir tür çarşı filozofu ya da öyle bir şey mi? | Open Subtitles | من نوع فلاسفة السوق الغير متقنين للفلسفة او شيئاً مثل ذلك |
Dün niçin öyle bir şey yapmak istedin? | Open Subtitles | لماذا أردتِ أن تفعلي شيئاً مثل ذلك بالأمس؟ |
Evet, daha önce hiç öyle bir şey görmemiştim ve gizlenme özellikleri sanki etraflarındaki ışığı bükebiliyorlarmış gibi gözüküyordu. | Open Subtitles | نعم, لم أرى شيئاً مثل ذلك وقدرتهم على التخفي كانت وكأنه يمكنهم حني الضوء حولهم |
Onun gibi bir şey. - Ben, ben- - Evet? | Open Subtitles | شيئاً مثل ذلك إننى لا أستطيع |
Yani bunun da Onun gibi bir şey olduğunu mu düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | -و تظنها شيئاً مثل ذلك |
- Onun gibi bir şey. - Peki Kenny de öyle mi? - Teşekkürler. | Open Subtitles | شيئاً مثل ذلك - ...و (كيني) أنه - شكراً - لا - |
öyle bir şey sözkonusu olamaz. Basit bir protokol bu. | Open Subtitles | أنا لا أفعل شيئاً مثل ذلك إنه البروتوكول المتبع |
Onun gibi bir şey. | Open Subtitles | شيئاً مثل ذلك |