| Seansın tam sonunda hastanın önemli bir şey söylemesi. | Open Subtitles | عند انتهاء الجلسة حينما يقول المريض شيئاً مهماً |
| Bilmiyorum. önemli bir şey değildir. | Open Subtitles | أنا لا أعرف من المحتمل أنه ليس شيئاً مهماً |
| Sanki sorgulanıyor gibiyim, ama sorguya çeken kişi önemli bir şey bilmek istemiyor gibi. | Open Subtitles | أشعر وكأنني تحت التحقيق، ولكن من قبل شخص لا يريد ان يعرف شيئاً مهماً. |
| Çünkü seni zor duruma sokacak en Önemli şeyi unuttun. | Open Subtitles | لأنك نسيت شيئاً مهماً في أثناء قيامك بعملية التمكين الذاتي |
| Bu aşamada, çok Önemli birşey öğrendim. | TED | وخلال العملية، تعلمت شيئاً مهماً للغاية. |
| Ames Odası bize beynin nasıl çalıştığıyla ilgili çok önemli bir şey gösteriyor. | Open Subtitles | توضح غرفة إيم شيئاً مهماً جداً عن كيفية عمل الدماغ |
| Eczaneden çıkarken aradı. Ona uğramamı anlatması gereken çok önemli bir şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إتّصلت بي حينما غادرتُ الصيدليّة وأخبرتني أن آتِ لتقول لي شيئاً مهماً. |
| Bilirsiniz işte silahını gösterip cüzdanda onun için çok önemli bir şey olduğunu söyler. | Open Subtitles | انت تعلم , سحب الزناد وقال لي يوجد شيئاً مهماً داخل محفظته |
| Çantanın içinde önemli bir şey yok muydu? | Open Subtitles | اعتقد أنه لم يكن هناك شيئاً مهماً في تلك الحقيبة؟ |
| Hatırlıyorum da gençken ben ve yazar arkadaşlarım önemli bir şey yaptığımızı hissederdik. | Open Subtitles | أذكر عندما كنت أصغر, أنا وكل أصدقائي الكُتّاب, كنا مثل.. كنا نشعر فقط وكأننا نفعل شيئاً مهماً, وكأن الزمان زماننا |
| Yani o telefonda önemli bir şey vardı. | Open Subtitles | والذي يعني أنّ هناك شيئاً مهماً في ذلك الهاتف. |
| Ne yaptırsak? Bizim için önemli bir şey olmalı. Nelson Mandela hâlâ hapiste mi? | Open Subtitles | حسناً، ماذا علينا أن نحصل؟ إنهُ بحاجة أن يكون شيئاً مهماً بالنسبةِ لنا |
| Ben hayatta önemli bir şey başardım: Sonum senin gibi olmadı. | Open Subtitles | لقد حققت شيئاً مهماً في حياتي وهو أنه لم ينتهي بيَّ المطافُ مثلك. |
| O sabah sahilde önemli bir şey gördünüz mü? | Open Subtitles | وهل رأيتِ شيئاً مهماً على الشاطئ ذلك الصباح؟ |
| İlk başta önemli bir şey değildi ama sonra büyük bir olay oldu. | Open Subtitles | أنظري ، لم يكن شيئاً مهماً لكنه أصبح كذلك |
| önemli bir şey olmalı. | Open Subtitles | بدت متحمسة، لذا لا بد أنه كان شيئاً مهماً |
| Ofisime çok önemli bir şey bıraktım. | Open Subtitles | لقد تركت شيئاً مهماً في المكتب، وبالتالي |
| Hiçbir şeyin senden daha Önemli olmadığını görmemek için direttim. | Open Subtitles | للفشل في رؤية أنه لا يوجد شيئاً مهماً ولا يتضمنكِ |
| Sanırım demokrasiyle ilgli çok Önemli birşey keşfettin canım.. | Open Subtitles | أظنكِ إكتشفت شيئاً مهماً جداً ... عن الديموقراطيه يا عزيزتي |
| Böyle Önemli birşeyi taşırken, hiçbirşey yokmuş gibi yürümelisin! | Open Subtitles | استمع إلي، عندما تملك شيئاً مهماً يجب أن تتظاهر وكأنك لا تملك شيء. |
| Şimdi, birileri, bu bahçe çok Önemli bir şeyin gömülü olduğunu söylemeye çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول أحدهم إخباري بأن شيئاً مهماً مدفوناً في الحديقة |
| Büyük Patlama çok Önemli bir şeyi açıkta bırakıyor, "patlama" kısmını. | TED | لقد ترك الانفجار الكبير شيئاً مهماً بعض الشيء الانفجار |