Geçen perşembe kahvaltıda yumurta yemiştim. Gün boyunca kendimi harika hissettim. | Open Subtitles | الخميس الماضي كَانَ عِنْدي البيضُ للفطورِ، وأنا شَعرتُ بالنشوة طِوال النهار. |
Bir an için çok korktum, çok yalnız hissettim. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ خائفُة جداً. شَعرتُ لذا بالوحده. |
Cezalandırılması gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | شَعرتُ بأنّه كَانَ صحيحَ بأنّني يَجِبُ أَنْ أُعاقبَ. |
Bu acı, sizin masanızda hissettiğim acıya kıyasla hiçbir şeydi. | Open Subtitles | وذلك الألمِ كَانَ لا شيءَ قَارنَ لكَمْ شَعرتُ على منضدتِكَ. |
Senin yaşındayken, dedenin kafadan hesap yapamadığını öğrendiğimde kendimi kötü hissetmiştim. | Open Subtitles | شاهدْ، متى أنا كُنْتُ حول عُمرِكَ، شَعرتُ سيئَ حقيقيَ حول التَعَلّم بأنّ جدّكَ لا يَستطيعُ يَعمَلُ رياضياتُ في رأسهِ. |
Marta kadar 35 kilo verip 5 santim uzadım. Koştuğum zaman uçacakmışım gibi hissediyordum. | Open Subtitles | َفْقدُت 70 باونَد ونَميت إثنان من البوصات شَعرتُ مثل أني يُمْكِنُ أَنْ أَطِيرَ |
Kendimi hiçbir zaman bu kadar reddedilmiş hiç hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا أبداً مَا شَعرتُ رَفضتُ لذا في حياتِي. |
Hayır ama bütün öğleden sonra kimlerin geldiğini hissettim. | Open Subtitles | لا شَعرتُ طوال فترة العصر. أنة يُمْكِنُ أَنْ أُخبرَ عندما نضرب البلدة |
Kendimi birden kötü hissettim. | Open Subtitles | أنا فقط شَعرتُ بالحاجة إلى التقيّا فجأة. |
Senin ata bakışından anladım ki, sana yemin ederim sanki aynı şeyi ben yaşamışım gibi hissettim. | Open Subtitles | وَقفتُ هناك أَنْظرَ إلى ذلك الحصانِ وأقسمُ أني شَعرتُ كأن ذات الشيء قد حصل معي |
En son ne zaman kendimi böyle hissettim hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التَذْكير آخر مَرّة شَعرتُ هذا الطريقِ. |
Sana yapılan bu davranışlar yüzünden her zaman kendimi kötü hissettim. | Open Subtitles | ودائماً شَعرتُ بالذنب حول ذلك الطريقة التى عاملوك بها |
Fakat, o bana bunu yapmam için izin verdiği-- yapmamda ısrar ettiği için sanki yürürken ona tutunduğumu hissettim. | Open Subtitles | لكن لأنه أعطاني ..الأذن لأعملهذا . لأنه كان مصراً قُمتُ به, شَعرتُ بِسيطرته كأني أمشي برفقته. |
Seni kaybettim, ben daha fazla zarar vereceğini ki ben gerçekten hissettim nasıl kabul, ben korkuyordum oldu. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ خائفَ إذا إعترفتُ كَمْ شَعرتُ حقاً بأنَّ أنا آَذي أكثر إذا فَقدتُك. |
Çünkü kendimi tam bir köpekbalığı gibi hissettim. | Open Subtitles | شَعرتُ حقاً بأنّني كُنْتُ القرشَ ذلك الوقت |
Bakın, insanlarınızdan birini incittiğim için üzgünüm ama tehdit edilmiş hissettim ve tehditle baş etmenin tek bir yolunu bilirim. | Open Subtitles | إنظروا , أنا آسفة لأنني جرحتُ أحد رجالكم لَكنني شَعرتُ بالتّهديد وأنا أَعْرفُ فقط طريقة واحدة للتَعَامُل مع التهديد |
Başkan'ın odasında hissettiğim o şey, beni çok rahatsız etti. | Open Subtitles | مهما شَعرتُ به في مكتبِ جروبلر أصبحَ مُزعجُ جداً. |
Şimdiye kadar hissettiğim herşeyden daha beter acıyor. | Open Subtitles | يَآْذي أسوأَ مِنْ أيّ شئِ ما عدا بإِنَّني أَبَداً شَعرتُ. |
Sanırım yağmurun nasıl hissettirdiğini bilirim, ve minibüsten eve beni taşırlarken hissettiğim de buydu. | Open Subtitles | إستمعْ، بنت. أعتقد أَعْرفُ ما مطرَ يَحسُّ، وذلك الذي شَعرتُ متى حَملوني مِنْ الشاحنةِ إلى البيتِ. |
Geçen yıl Bosna' da iken tamamıyla aynı şeyleri hissetmiştim. | Open Subtitles | السَنَة الماضية في البوسنة شَعرتُ بالضبط نفس الطريقِ. |
Ne olduğunu izlemek istedim. Çünkü ne olacağını hissetmiştim. | Open Subtitles | راقبتُ لرُؤية الذي كَانَ يَحْدثُ ' يَجْعلُ أنا شَعرتُ ماذا أَحْدثُ، |
Pietro ile çıkarken yargılandığımı hissediyordum belki de bana öyle geliyordu. | Open Subtitles | مَع بيترو شَعرتُ بأني كنت مقيدة رُبَّمَا كَانت هذه مشكلتَي |
Ve hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar güvende hissetmemiştim. | Open Subtitles | وبطريقةٍ ما أنا أبداً مَا شَعرتُ أكثر أماناً في حياتِي الكاملةِ. |