Anlamıyorum. Adama bakmıştım, elini sıktım. | Open Subtitles | لا أستطيع فهم هذا لقد نظرت فى عينيه و صافحت يدة |
- Ve bu arada elini sıktım diye yedi sıfırı kabul ettim sanma. | Open Subtitles | وبالمُناسبة ، كوني صافحت يدك لا يعني أنني وافقت على ذلك العرض المُكون من سبع أرقام |
Az önce iyi geceler dilerken kızımın elini sıktım. | Open Subtitles | لقد صافحت ابنتى للتو قائلا طابت ليلتك |
Ayrılmadan herifin elini sıkmıştım. | Open Subtitles | لقد صافحت الرجل وأنا أرحل |
Sadece kısaca aşk ile elini sıkmıştım... ve sonra baktım ki, bu el pençe imiş. | Open Subtitles | "... لقد صافحت يد الحب فترة وجيزة فقط" لكني وجدت أن تلك اليد" "هي عبارة عن مخلب |
Bugün, biriyle tokalaştığın zaman beş parmağını da geri alabildin mi diye kontrol etmen gerekiyor. | Open Subtitles | اليوم إذا صافحت أحدهم عليك عد جميع اصابعك لتتاكد انهم مازلوا خمسة أصابع |
Bugün, biriyle tokalaştığın zaman beş parmağını da geri alabildin mi diye kontrol etmen gerekiyor. | Open Subtitles | اليوم إذا صافحت أحدهم عليك عد جميع اصابعك لتتاكد انهم مازلوا خمسة أصابع |
Hoşlanmadığım halde kaç milyon insanın elini sıktım? | Open Subtitles | كم مليون يد صافحت مرغمة؟ |
- Elini sıktım. Yeterince eğlendim. | Open Subtitles | صافحت يده ، حظيت بمرحي |
Lee Garner'ın elini sıktım ve dedim ki, | Open Subtitles | صافحت يد (لي قارنر) وقلت |
Sadece kısaca aşk ile elini sıkmıştım... ve sonra baktım ki, bu el pençe imiş. | Open Subtitles | "... لقد صافحت يد الحب فترة وجيزة فقط" لكني وجدت أن تلك اليد" "هي عبارة عن مخلب |
Sadece kısaca aşk ile elini sıkmıştım... el bir pençeydi. | Open Subtitles | "... لقد صافحت يد الحب فترة وجيزة فقط" "تلك اليد كانت مخلباً" |