Chris ile birlikte koridorda sessizce oturduk. Kariyerinin en önemli davasını savunmasına çok az kalmıştı. | TED | بينما جلست أنا و كريس صامتين في المدخل قبل لحظات من دخوله لمناقشة أهم قضية في حياته المهنية |
Günde bir saat bütün mahkûmlar sessizce oturacaklarmış. | Open Subtitles | ساعةكلّيوم.. حيث يجلس المساجين صامتين أعني، ما التالي ؟ |
Ve hikâyemizin selameti için profesör gelene kadar sessizce beklememizi öneriyorum. | Open Subtitles | و لكن من أجل إنسياب القصة أقترح أن نبقى هنا صامتين إلى أن يصل الأستاذ |
Millet, lütfen, eğer bunun işe yaramasını istiyorsak sakin ve sessiz kalmak zorundasınız. | Open Subtitles | الجميع, من فضلكم يجب ان نكون صامتين و هادئين لو اردنا فعل هذا |
Ormandan geri döndüğümüz zaman herkes sessizdi ve göz teması kurmaktan kaçınıyordu. | Open Subtitles | بعد أن عدنا من الغابة كان الجميع صامتين و لا ينظرون بأعين بعضهم البعض |
Çenelerimizi kapalı tutacağız. -Tamam. Gordon nereden gideceğiz? | Open Subtitles | يجب ان نبقى صامتين حسنا إلى أين نذهب ، غوردون؟ |
John Duncroft, bebeklerin annelerini ölürken görmelerini tarifsiz korkuyla kaplı yüzle sessizce durmalarını istermiş babası annesini dövdüğünde tıpkı kendinde olduğu gibi. | Open Subtitles | حتى يكونوا صامتين أمام رعب لا يوصف كالذي عاناه حين ضرب أباه أمه |
dedim yalnızca. Sonra orada sessizce oturduk. Sadece... sessizlik. | TED | وعندئذ جلسنا هناك صامتين فحسب. صامتين... فحسب. |
Kafalarını çevirdiler. sessizce oturdular. | Open Subtitles | أشاحوا بنظرهم لكنهم جلسوا صامتين |
* Gecenin bir yarısında * * Uzanmışız sessizce ve kıpırdamadan * | Open Subtitles | * كلانا نستلقي صامتين وكأننا موتى الليل * |
Saklanın ve sessizce bekleyin. | Open Subtitles | نحن ستعمل الاختباء هنا. إذا كان لنا أن نبقى صامتين حقا... |
- 200 kişi orada sessizce oturup... | Open Subtitles | حوالي ال 200 شخصاً يجلسون هناك صامتين |
Fakat onlar sessizce yerlerinde oturdular. | Open Subtitles | لكنهم جميعاً جلسوا صامتين |
sessizce dikildiler. | Open Subtitles | لقد وقفوا هناك صامتين |
Broadchurch plajındaki kayalıkların altında Danny Latimer'ın, cesedinin bulunmasından önce en son görüldüğü yolda meyus bir şekilde sessizce yürüyüş yaptılar. | Open Subtitles | بدافع الحزن، أخذوا بالمسير صامتين على الطريق الذي شوهد فيه (داني) لآخر مرة الليلة السابقة قبل إيجاد جثته |
Arkadaş olmak zorunda değiliz. Ama sessiz de kalmamıza gerek yok. | Open Subtitles | لا يتحتم أن نكون صديقين، لكن لا يتحتم أن نظل صامتين. |
Eğer biz sessiz olmayı seçiyorsak sessiz olmayı seçmişizdir. Sessizlik yolunu seçerek bir şeylerle iletişim kuruyoruzdur | TED | نختار الصمت. نحن نتواصل مع شيء ما عبر اختيارنا أن نكون صامتين. |
İntel onlara bu çipleri verdiği için sessiz kalmayacaklardı. | TED | لن يقفوا صامتين ازائه كون إنتل هي من زودهم بهذه الشرائح. |
500 adam vardı ve bu oda bir türbe kadar sessizdi. | Open Subtitles | خمسمائة رجل كانوا صامتين كسرداب |
Evet. Brezilya'da. Herkes sessizdi. | Open Subtitles | أجل، في البرازيل وكان الجميع صامتين |
Ve polis gelir de yoklarsa çenenizi kapalı tutun. | Open Subtitles | ولو جاء البوليس يتلصص عليكم إبقوا صامتين |
Herkes ağzını kapalı tutuyorsa, bu hiç bir şey bilmedikleri içindir. | Open Subtitles | حين لا يكونون صامتين هناهمحقّاًلايعرفونشيئاً ! تقصد أن صمتهم ربّما يدل على معرفتهم بشيئ ماfont |