Geriye canlı olarak ve arkadaşlığımız bozulmadan döndüğümüz için şanslıydık. | Open Subtitles | و قد كنا محظوظين عندما عدنا احياء و صداقتنا سليمة |
arkadaşlığımız benim için o kadar önemli ki, bunu mahvetmek istemem. | Open Subtitles | صداقتنا بغاية الأهمية لي وآخر ما أريده هو إفسادها |
Başparmağıyla uğraşırken bazı anne sorunlarımın iç yüzünü anladım. Terapi işe yaramadı ama bu operasyonun arkadaşlığımızı kurtaracağını umuyorum. | Open Subtitles | لدي نظره على بعض مشاكل والدتي في اصبعها الكبير ولكن وقت فشل العلاج, اتمنى بان هذه العملية تحفظ صداقتنا |
Onun bizim dostluğumuz üzerine ailesini seçmesi gerekmiyordu. | TED | لم يكن واجباً عليها اختيار عائلتها على حساب صداقتنا. |
CQ: Fakat zamanla bu sohbetlerimiz ciddileşmeye başladı ve arkadaşlığımızın çekirdeğini oluşturdu. | TED | كيتلين: ولكن مع مرور الوقت، تطوّرت تلك المحادثات لتصبح أكثر جدية وأصبحت حقًا أساس صداقتنا. |
Ona dostluğumuzu gösterelim, belki böylece bir düşmanımız eksilmiş olur. | Open Subtitles | دعونا نقدم لها صداقتنا على أمل أن ينقص أعداؤنا واحداً |
Bu noktada ufak bir geri adım atacağım. Geçmişteki dostluğumuzun hatırına... | Open Subtitles | سأتخلى عن هذه النقطة الوحيدة لذكرى صداقتنا الماضية |
Lauran ve ben konuşmasaydık kendisine karşı tepkili olacaktım ve bu arkadaşlığımıza alttan alta bir saygısızlığın yerleşmesine sebep olabilirdi. | TED | لو أن لورين وأنا لم نتحدث في ذلك، لكنت قد انزعجت منها، وكان يمكن أن يؤدي ذلك إلى الكثير من عدم الاحترام في صداقتنا. |
Manzara değişebilir ama arkadaşlığımız değişmeyecek. | Open Subtitles | من الممكن أن يتغير أي شيء لكن صداقتنا ستظل إلى الأبد |
Bildiğim kadarıyla, arkadaşlığımız beni tehdit etmeye çalıştığı zaman sona erdi. | Open Subtitles | على حد علمى, صداقتنا انتهت عندما حاول إبتزازى |
Ama biz ateşin çemberinden geçerken, arkadaşlığımız her geçen gün daha da güçleniyor. | Open Subtitles | ريثما كنا نواجه الصعاب، إزدادت صداقتنا قوةً كل يوم |
Bu arkadaşlığımızı tazelemek için bir şans olabilir. | Open Subtitles | هذه قد تكون فرصتنا لـ, مثلا, لتجديد صداقتنا. |
Belki arkadaşlığımızı biraz daha ileriye götürebiliriz ha? | Open Subtitles | أننا ينبغى أن نمضى فى صداقتنا لدرجة أكبر |
- arkadaşlığımızı memnuniyetle sunarız. - Yine iş için mi gideceksiniz? | Open Subtitles | نمنح صداقتنا بسرور هل تم إستدعائك مجدداً؟ |
Tanıştığımızdan beri aramızda kavga var. Ama dostluğumuz ataletten ibaretti. | Open Subtitles | لقد كنا فى شِجار مُستمر منذ التقينا صداقتنا لم تكُن الّا مُجرّد مشاعر فاترة |
- Önemli olan tek şey dostluğumuz. | Open Subtitles | حسنا، أنا سعيد ان صداقتنا الأكثر أهمية بالنسبة لك. هذا كل ما يهم. |
arkadaşlığımızın beni bu kadar mutlu edebileceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أعتقد أبداً أن صداقتنا سوف تجعلني سعيداً جداً |
Bunun arkadaşlığımızın sonu olacağını bilseydim seni öpmezdim. | Open Subtitles | لكنني لم أكن سأفعل ذلك لو اعتقدت أنه سينهي صداقتنا. |
Anlayışlı olduğun için sağ ol ve umarım bu dostluğumuzu etkilemez. | Open Subtitles | شكرًا لك على تفهّمك، وآمل حقًّا ألّا يؤثّر هذا على صداقتنا. |
Eğer dostluğumuzun senin için anlamı olsaydı fazla kurcalamazdın ama hep kazanan taraf olmak istersin. | Open Subtitles | صداقتنا كانت اذا الاطلاق، على شئ اى لك تعنى بها تركتها التى الطريقة هى هذه يربح، الذى الشخص انت تكون ان بد لا لكن كذلك؟ |
Bu yolda oluşan arkadaşlığımıza ve bu işi yapmak için olması gereken çılgın kıçlarımıza. | Open Subtitles | من اجل صداقتنا ومن أجل اللحظات السيئة فى هذا العمل |
Cindy, şu arkadaşlık olayını düşünüyordum da bana bu kadar ilgi gösteren arkadaşım hiç olmamıştı. | Open Subtitles | كنت أفكر فى صداقتنا لم أحظى قط بصديق يحبنى مثلك |
Demek istediğim, bir şey olsa ve şimdiki gibi arkadaş olamazsak, bu gerçekten kötü olur. | Open Subtitles | أعني إن طرأت أي مشكلة، ولم نستطع العودة إلى صداقتنا المعتادة، فذلك سيكون أمراً كريهاً |
Onun dostluğumuza zarar vermesine kesinlikle izin vermem. | Open Subtitles | بالتأكيد لن أدعها تدمر صداقتنا إنني سعيد لذلك |
Sen ve ben bir takımız. Hiç birşey arkadaşlığımızdan önemli olamaz. | Open Subtitles | أنت وأنا فريق، ولا شئ يهم أكثر من صداقتنا |
En azından bizim sahte evliliğimiz dostluk üzerine kurulu. | Open Subtitles | على الأقل زواجنا المزيّف مبني على صداقتنا |
Ne aptalım ki arkadaşız diye, önce sana geldim. | Open Subtitles | أحمق أنني فكرت أن أعطيك الضربة الأولى على أساس صداقتنا |
Her buluşmamız bizi daha da sıkı birer dost yaptı. | Open Subtitles | في كل مرة كنا نلتقي فيها ، كانت صداقتنا تزداد |
Yılların arkadaşlığı ve sen bunu kaldırıp atıyor musun? | Open Subtitles | لقد كنا أصدقاء منذ زمن وأنت تنهى صداقتنا هكذا الآن ؟ |