San Antonio Spurs için küçük bir başlangıç adımı olarak ona bir iş teklif ederek sessizliğini satın almaya çalıştığını hissediyorum. | Open Subtitles | وأنا استشعر انك حاولت شراء صمته وقدمت له وظيفة كبداية صغيرة إلى الأمام الى سان أنطونيو سبيرز. |
Ancak çocuğun hemen hemen hiç anlaşılamayan bu sessizliğini düşünerek onun hakkında kararımı vermeden önce Avukatı bir şeyler söylemek ister mi? | Open Subtitles | و لكن,بالنظر لكون الفتى يفهم بالكاد و صمته المستمر هل يرغب المحامي بالحديث عوضا عنه |
Uzun sessizliğini bozdu ve düşüncelerini bizimle paylaştı şu yaşlı adam aracılığıyla. | Open Subtitles | حسناً لقد كسر صمته وشارك أفكاره معنا عبر هذا الرجل العجوز |
Birilerinin maaşı onun sessiz kalmasını sağladı. | Open Subtitles | يبدو بأنّ أحداً ما يدفع للمحافظة على صمته |
Bu sessizlik Pro-Güreş'in sonu mu demek? | Open Subtitles | هل يعني صمته نهاية مصارعة المحترفين أم لا؟ |
Ben de sessizliği daha fazla detay ile doldurdum. | Open Subtitles | لذلك أكملت صمته المرعب بالمزيد من التفاصيل |
Keller'da Scott'ı sessizce öldürdü. | Open Subtitles | لذلك كيلر قتل سكوت ليضمن صمته للابد |
Aynı şeyi bu kez de yaptığını düşünüyoruz, sessizliğine karşılık seks istedi. | Open Subtitles | و نظن انه فعل نفس الشيء للجانية مقابل صمته أراد الجنس |
Bir koca sessizliğini bozacak ve sadece karısının kaybolmasını değil... itaatsizliğini ve diğer şaşırtıcı dedikoduları da etraflıca konuşacağız. | Open Subtitles | آخيراً، خرج الزوج من صمته ليس بشأن اختفاء زوجته فحسب بل بخصوص خيانته، وكلّ تلك الشائعات |
Fakat sessizliğini bozmak istemediğim için kendimi tutuyorum. | Open Subtitles | لم أرغب فى مقاطعه صمته لذا فقد احتفظت بها |
Ve sonunda sessizliğini bozan Oskar Groning kendi tarihsel gerçekleriyle onların karşısına çıkmak zorundaydı. | Open Subtitles | وحتى نواجههم كسر أوسكار جروننج" صمته أخيراً" حول تاريخه الشخصي هذا |
sessizliğini satın almak için yaptığın banka transferi. | Open Subtitles | التحويل البنكي الذي أجريتيه لتشتري صمته |
- Evet, sessizliğini bozması gerekti. | Open Subtitles | -نعم , لقد كان عليه أن يكسر صمته |
Görünüşe göre uzun sessizliğini bozup, bizimle düşüncelerini paylaşmış. | Open Subtitles | حسناً لقد كسر صمته |
Beyaz Saray'ın sessiz kaldığı bu süreçte soruyoruz. | Open Subtitles | أصبحت حقاَ فيروساَ منتشراَ كما يعلن البيت الأبيض صمته نسأال |
- sessiz kalacağından emin olmak için onu dövdüler. | Open Subtitles | انهم ضربوه لضمان صمته. |
Daha doğrusu, kampanya menajerin Evan Spradlin sessiz kalması karşılığında Kenny'ye ödemeyi o yapmıştı. | Open Subtitles | بالتحديد، مدير حملتك الإنتخابية (ايفان سبارتلن). والذي دفع لـ (كيني) مقابل صمته. |
Ona bin verebiliriz - huzur ve sessizlik olması adına. | Open Subtitles | ربما نعطية الألف لنكسب صمته و هدوءه. |
Bu sessizlik Pro-Güreş'in sonu mu demek? | Open Subtitles | مستحقات صمته يعني نهاية برو جني أسفل؟ |
Onun bu sessizliği yüzünden Avrupa çalkalanıyor! | Open Subtitles | صمته هذا يتردد صداه فى جميع أنحاء (اوروبا) |
sessizliği ve sükûneti dehşet verici. | Open Subtitles | صمته و سكونه فظيعين |
Nazik bir akarsu gibi sessizce şarkı söylüyor. | Open Subtitles | "كجدول هادىء" "يترك صمته يغني" |
Onun hareksizliğine ve sessizliğine personel gittikçe alışmıştı. | Open Subtitles | اعتاد الفريق الطبّي على جموده وعلى صمته |