Amarra insanları kol düğmesi veya kemer tokası yapmışlar mıdır? | Open Subtitles | هل جماعة ""أمارا"" صنعوا خاتم آخر أو سوار لليد ؟ |
Tanrım, bu kemerleri herhalde Fransız süper modeller için yapmışlar! | Open Subtitles | عجباً ، لمن صنعوا هذا الحزام؟ عارضي أزياء فرنسيين؟ |
Sonrasında bazı siyahi fotoğrafçıları keşfettim. Bu güzel dagerreyotipi fotoğrafları yapan Agustus Washington gibi fotoğrafçıları. Bu fotoğraflar, 1840'lı ve 50'li yıllarda yaşayan, McGill ailesinin fotoğrafları. | TED | ووجد واكتشفت مصورين سود مثل اوغسطس واشنطون، الذين صنعوا هذه الداجيريات الجميلة لعائلة ماكجيل في أوائل 1840 و1850. |
Çocuklar elişi kartonlarından hamburger kutuları yaptı. | TED | صنعوا بطاقات الهامبرغر صنعوها من الورق المقوى. |
İnsanlar oynuyor, şehirler oluşturuyor ve oluşturdukları bu şehirleri paylaşarak ne yaptıklarını gösteriyorlar. | TED | يلعبُ الناس، ويبنون المدن ومن ثم يشاركون مبتكراتهم، متفاخرين بما صنعوا. |
Bu ırkçılar büyük bir bomba yapmış. | Open Subtitles | أن ذو الامريكيين الحمر قد صنعوا قنبلة كبيرة. |
Neyse, farklı şekillerde özel pastalar yapıyorlar. | Open Subtitles | حسناً، على أية حال، لقد صنعوا كعكة رائعة |
Melezleri Onlar yarattı ama hiçbiri kendi başına yaşayamadı. | Open Subtitles | لقد صنعوا الهجائنَ, لكن لم يبثوا الحياة بداخلها. |
Sonra da onu öldürmüşler, derinizi yüzüp, haşlamışlar. Derisinden kano yapmışlar. | Open Subtitles | بعدها، قاموا بسلخوه، حرقوه و صنعوا .منه قارباً |
Üç küçük domuzcuk varmış ve kendilerine ağaç dallarından bir ev yapmışlar. | Open Subtitles | كان هُناك ثلاث خنازير صغيرة صنعوا منزلاً من الأغصان |
- Quahog'da bir sürü değişiklik yapmışlar. | Open Subtitles | عجباً .. لقد صنعوا العديد من التغييرات في كوهوج |
Stradivarius, Amati ve bütün o güzel enstrümanları yapan insanlar... | TED | قصص من صنعوا هذه الالآت الموسيقية الجميلة |
Ataç mikrofonunu yapan adamlar bunu geliştirdi. | Open Subtitles | الرجال الذين صنعوا جهاز التصنت أحضرو هذه |
Bu havayı insanlar yaptı, fakat aynı zamanda, test edilmiş en etkili sera gazı da bu hava. | TED | البشر صنعوا هذا الهواء، لكنه أيضًا أقوى الغازات الدفيئة التي سبق اختبارها. |
Kontakt lens diye birşey yaptıklarını biliyorsundur... güneşten sürekli olarak koruyabilir gözlerini. | Open Subtitles | هل تعلم أنهم صنعوا العدسات اللاصقة الآن والتى يُمْكِنُ أَنْ تَحْمي عيونَكَ مِنْ الشمسِ دوماً؟ |
Yemek ve Dağıtım'daki birkaç kişi bunlardan dört tane yapmış. | Open Subtitles | و إنما المرأة الأذكى في الكون بأكمله عدة أشخاص في الغذاء و التوزيع قد صنعوا أربعة من هذا |
O şeyleri o yüzden yapıyorlar, hani dönen şeyli sandalyeleri. | Open Subtitles | لهذا صنعوا تلك الكراسي مع تلك الأشياء التي تدور. |
Acaba yaratıcıları ne maksatla yarattı, kan ile ne zamandır ilişkili? | Open Subtitles | أيُّ خططٍ كانت بعقل أولئك الذين صنعوا هذا القناع؟ |
Atom bombasını yapanlar da barış getireceklerini sandılar. | Open Subtitles | هؤلاء من صنعوا القنابل كانوا صانعي السلام أيضاً |
Belki de ilk defa, hayatta yaptıkları birşeyi sadece sevgiyle yaptılarını düşünüyorlardı! | Open Subtitles | للمرة الأولى في حياتِهم، تيقنوا بأنّهم صنعوا شيئاً ذا قيمة على نحو بعيد عن الحب |
Sicilya'da film yaparlarsa yüzlere bakıp adam seçecekler. | Open Subtitles | ..إذا صنعوا فيلماً في صقلية فإن لديهم وجهك |
Bir keresinde, yüzümün pinata'sını* yapmışlardı. | Open Subtitles | إحدى المرات، صنعوا بنياتا على وجهي و جميع من في بلدتي أتى |
Sanıyorum, bir çember yaptılar, bir hedef böylece burası yukarıdan görülebilecekti. | Open Subtitles | أظنهم صنعوا دائرة هدف، حتى يرى الناس هذا المكان من أعلى؟ |
Onlar yapmayı sevdikleri kim olduklarını yansıtan bu alanları yarattılar. | TED | لذا صنعوا هذه الفسحات ليعكسوا ما يحبون فعله وليعكسوا هوياتهم. |
Ayrıca, bir araştırma yapılacağını biliyorlardı on yıl önce Hava Kuvvetleri'nin yaptığı gibi üstünü örteceğimizi umarak çemberi oluşturdular. | Open Subtitles | أجل, و عرفوا إنهم سيكونوا خارج التحقيق لذا صنعوا الدائرة أملين أن نفعل ما فعلته القوات الجوية منذ 10 سنوات. |