Ben bir nörobilimciyim ve karar verme sürecini araştırıyorum. | TED | أنا عالمة أعصاب، وأقوم بدراسة صنع القرار. |
Biriktirmedeki bu büyük değişiklikler karar verme çevresini değiştirmemizden kaynaklanıyor. | TED | هذه التغييرات الكبيرة في سلوك الادخار كانت بسبب حقيقة أننا غيرنا بيئة صنع القرار. |
Beynin toplumsal davranışları ve karar verme mekanizmasını kontrol eden bölgesi. | Open Subtitles | المنطقة في الدماغ التي تتحكم في صنع القرار والسلوك الاجتماعي |
Bu şekilde karar alma sürecim çok daha gelişti. | TED | لذلك فقد حسنت جذرياً عملية صنع القرار لدي. |
Bunun nedeni uzaktan kumandalı savaş uçaklarını mevzilendirdiğiniz zaman karar vermeyi insanlardan alıp silah platformunun kendisine iten 3 güçlü etkenin olmasıdır. | TED | وذلك بسبب أنه عند انتشار الطائرات دون طيار ظهرت ثلاثة عوامل قوية لدفع عملية صنع القرار بعيداً عن البشر إلى منصة الأسلحة بنفسها. |
Çünkü oyun ne kadar basit olursa olsun, gerçek karar verme yetinizi belirleyecek. | Open Subtitles | لأن، بالقدر البسيط الذي به اللعبة، فإنها تتعلّق صنع القرار في صيغته القليلة الخبرة. |
%1.2'lik hisseye sahip olduğu için karar verme konusunda söz sahibi. | Open Subtitles | حتى أنها لديها بالفعل كلمتها في صنع القرار المساهم |
Veri belleği temizlenmemiş, karar verme aparatları aşırı yüklü ve sonuç olarak bu da izin verilmiş birincil kural dizilerini geçersiz kılıyor. | Open Subtitles | عملية الإحتفاظ بالبيانات التي لم تمحى، ثقَّلَت على أجهزة صنع القرار خاصّتهم، مسببة فشل بالنظام في نهاية المطاف. |
karar verme mekanizması üzerine yaptığın sinirbilimsel deneyi düşünüyordum. | Open Subtitles | ما الذي تعمل عليه؟ كنت افكر في تجربتك في علم ألاعصاب، بخصوص صنع القرار |
Beyinlerimizle bu baskının üstesinden geliriz ve beyinlerimizde, karar verme merkezleri var ki ben onlara "Oyuncu" diyorum. | TED | نحن نتغلب على هذا الضغط بإمتلاكنا عقول , وداخل عقولنا , مراكز صنع القرار التي إسميها هنا الممثل أو الفاعل . |
Şehirlerimizin şuanki halini değiştirmek istiyorsak, bizim de kesinlikle, elimizdeki sonuçları veren karar verme süreçlerimizi değiştirmek zorunda olduğumuza inanıyorum. | TED | حسنا، أنا أؤمن بأننا إذا أردنا أن نغيير مما تبدو عليه مدننا، فيتوجب علينا أن نغيير عملية صنع القرار التي أعطتنا النتائج التي لدينا الآن. |
Benim amacım anlamlı bir iş yapmak ve çalıştığım kişilerle anlamlı ilişkiler kurmak. Anladım ki, radikal şeffaflık ve algoritmik karar verme olmasaydı, bunu yapamazdım. | TED | لقد كان هدفي أن يكون عندي عمل ذا معنى وعلاقات ذات معنى مع من أعمل معهم. وقد تعلمت أني لا أستطيع فعل ذلك إلا إذا كانت لدي تلك الشفافية المطلقة و خوارزمية صنع القرار تلك. |
Bu insanların hepsi, karar verme sürecine katkı sağlamakta ve hayatlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkileyecek kararları etkilemekte eşit fırsata sahip olmalılar. | TED | ويجب أن يملك الجميع الفرصة للإدلاء بآرائهم في عملية صنع القرار والتأثير في القرار المتخذ والذي سيؤثر في حياتهم بطريقة مباشرة أو غير مباشرة. |
Neden okulda karar verme sürecinin bir parçası olamıyoruz? | Open Subtitles | ... لماذا لا نكون جزءاً من عملية صنع القرار في المدرسة ؟ |
Artık bunun değişmesi gerek. Çünkü değiştiğinde, insanlar sadece temsil yapıları ile tekrar etkileşmeyle kalmayıp aynı zamanda bu yapıları doğrudan, işlevsel ve topluca karar verilecek şekilde tamamlayıcı olacaklardır. Kapsayıcı doğası gereği eşitsizliğe saldıran bu karar verme şekli şehirlerimizi değiştirebilir, yaşamamız için daha iyi yerlere dönüştürebilir. | TED | وهذا الأمر يحتاج إلى تغيير، لأنه عندما يحدث، لن يقوم الناس فقط بإعادة تعيين نظم التمثيل، لكن أيضًا تكملة هذه النظم بصنع القرار المباشر والمؤثر والمجمع عليه، صنع القرار من النوع الذي يهاجم عدم المساواة بطبيعتها الشاملة جدًا، صنع القرار من النوع الذي يمكن أن يغير مدننا إلى أماكن أفضل لكي نعيش فيها. |
Burada karar verme sürecinde değiliz. | Open Subtitles | لا وجود لعملية صنع القرار هنا . |
Bu yüzden de, makul davranabilmek için, karar alma sürecinde, mümkün olan en üst seviyede bilgiye ihtiyacımız olacaktır. | Open Subtitles | ل ذلك ممكنا العمل العقلاني البشري نحتاج الحد الأقصى لمساهمة لل عمليات صنع القرار لدينا |
Sonuçta iş bir karar alma noktasına geliyor -- insanlara onları sadece eğitecek ya da bilgilendirecek değil, aynı zamanda daha iyi kararlar almalarını sağlayacak, daha iyi seçimler yapmalarını sağlayacak bilgiler vermek. | TED | ويكمن الجوهر - جوهر الحل - في مفهوم صنع القرار عن طريق اعطاء الناس المعلومات التي لا تقوم فقط باعلامهم .. وتعليمهم فيما يخص حالتهم بل بدفعهم لاتخاذ قرارات افضل وخيارات انفع في حياتهم |
Kararları şekillendiren bir sürü insan var ve eğer doğru öngörü yapmak istersek sonucu etkilemeye çalışan herkese dikkat etmeliyiz, sadece, karar alma mekanizmasının tepesindekilere değil. | TED | هناك العديد من الناس يشكّلون القرارات ولذا لو أردنا أن نتوقع بصورة صحيحة لابد لنا أن ننتبه إلي كل المجموعة التي تحاول أن تُشكل الناتج , وليس فقط الناس في قمة هرم صنع القرار . |
Fakat karar vermeyi insanlardan alıp makinelere veren ikinci güçlü güdüleyici atak var. Bu, santral ve insansız hava uçağı arasındaki bağlantıyı koparan elektromanyetik yayın karıştırma aracıdır.. | TED | ولكن هناك عامل ثان مؤثر للدفع بعملية صنع القرار بعيداً عن البشر وعن الآلات والذي هو التشويش الكهرومغناطيسي، قطع الاتصال بين الطائرات بدون طيار عن مشغلاتها |