Mars'ın toprak alaşımı eser miktarda organik madde içeren Hawai'nin volkanik küllerine benziyor. | TED | تتشابه تركيبة التربة في المريخ بالرماد البركاني في هاواي، مع نسبة ضئيلة من المواد العضوية. |
eser miktarda su, silikon, germanyum ya da magnezyum da ayrıca elmasın şeklini etkileyebilir. | TED | كميات ضئيلة من الماء، السيليكون، الجيرمانيوم، أو المغنيزيوم يمكنها أن تؤثر في شكل الماس أيضًا. |
Kimyasal bileşim, efedrin, psödoefedrin sodyum metal, kırmızı fosfor, iyot.... ..ve eser miktarda amonyum gazı. | Open Subtitles | مركّب كيميائي الايفيدرين، بسيدوفردين، معدن الصوديوم، الفوسفور الأحمر، اليود وكميات ضئيلة من غاز النشادر. |
İlk olarak, pek de dikkatli incelemiyoruz ve bunun için çok az miktarda para harcıyoruz. | TED | فنحن لسنا نبحث في الأمر بطريقة جدية جدا، ونحن نصرف مبالغ مالية ضئيلة عليه. فقط نسبة ضئيلة من النجوم في مجرتنا |
Pekala, çok az bir oranının yoktur. | TED | حسن ، يوجد نسبة ضئيلة من الفيروسات ليس لديها حمض نووي. |
Deneklerin sadece çok az bir kısmı bu fırsatı yakalayabilir. | Open Subtitles | فقط نسبة ضئيلة من المواضيع أظهرت الإمكانية التي تملكها |
Kurbanın kıyafetlerini inceledim ve ceketinin düğmesinde başka birinin kanına rastladım. | Open Subtitles | حللتُ ملابس الضحيّة ووجدتُ كمّيات ضئيلة من دمّ شخص آخر على زر سترتها. |
çok az patolog bağırsağındaki eser miktardaki dışkıyı görebilir ki bu eser miktarda su baldıranı izine rastladım. | Open Subtitles | جلّ قولي هو أن أقل اخصائيي علم الأمراض قد يفوتون كميات ضئيلة من البراز في أمعائها، والذي يحتوي كميات ضئيلة من ماء الشوكران |
Çok geçmeden bu sodyum ve potasyumun suya maruz kaldığında patlayıcı tepki verdiğini fark etmişler havadaki eser miktardaki su ile olsa bile. | Open Subtitles | سرعان ما أدركوا أن الصوديوم و البوتاسيوم ينفجران عند تعرضهما للماء حتى مع كميات ضئيلة من الماء في الهواء |
burası benim yetki alanım dışında ayrıca Otopside vücutlarında eser miktarda melez DNA sı görüldü | Open Subtitles | أظهر التشريح كميات ضئيلة من الحمض النووي الخاص بالمخلوقات "المهجنة" |
Samuel aleko kan eser miktarda. | Open Subtitles | كميات ضئيلة من دم صمويل أليكو |
Kanında eser miktarda Apocynaceae Cetanusa rastladım. | Open Subtitles | وجدت كميات ضئيلة من (دفيليات (ستنس في دمك |
çok az bir materyal değil mi? Ama bu materyalin kendini ifade şekli, her insanda ve her türde değişiklik ortaya çıkarıyor. | TED | هذه كمية ضئيلة من المادة الوراثية ولكن الطريقة النهائية التي تعبر عن نفسها وتقوم بوظيفتها هي ما يجعل هناك فروقا في البشر وفي كل المخلوقات الحية |
İçinde çok az palladium bulunan crystalline pırlantalar. | Open Subtitles | "بلّورات بها نسبة ضئيلة من "البولاديوم البولاديوم"؟" |
Bu da Nebraska'da üç çocuk babası olan birinin önümüzdeki 24 saat içinde bir kalp bulma şansının çok az olduğu demek oluyor. | Open Subtitles | والذي يعني أن هناك أبٌ "لثلاثة أطفال في "نبراسكا والذي لديهِ فرصة ضئيلة من تلقي واحدٍ بالأربع وعشرين ساعةَ القادمة |
İnsanın protein ihtiyacı, kalorinin çok az bir yüzdesini belki yüzde iki buçuk, üçünü oluşturuyor. | Open Subtitles | أعني، حاجات البشر للبروتين هي فقط نسبة ضئيلة من السعرات الحرارية، ربما 2.5%، 3% من السعرات الحررية. |