Holokost inkarını ilk duyduğumda kahkahayla güldüm. | TED | أول مرة سمعت فيها عن نكران المحرقة، ضحكتُ. |
Seninle şarabını paylaştım, adiliklerine güldüm veya düşüncelerini, insanlığını tartıştım, | Open Subtitles | إذا شاركتُك يوماً نبيذكَ , أو ضحكتُ على بذاءاتك أو جاريتُك في تُرّهاتك |
Tamam, ben de yetişkinim mesela ama geçen gün yaşlı bir adamın kayıp düştüğünü gördüm ve güldüm. | Open Subtitles | حسنٌ، أنا بالغة، وقبل عدة أيام رأيت رجُلًا مُسنًا أنزلق وسقط أرضًا، ولقد ضحكتُ |
güldüm, çünkü sen gülüyordun. | Open Subtitles | ضحكتُ لأنكِ كنتِ تضحكين. |
Sadece uzun zamandır, çok uzun zamandır ilk kez böyle güldüğümü fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت بأنها المرة الأولى التي أضحك فيها لقد ضحكتُ حقاً... |
Bana Lionel ile evlenmememi, çünkü günün birinde dük olabileceğini söylediğini ve benim de sana güldüğümü. | Open Subtitles | (كيف أنك أخبرتنـي بألا أتزوج (ليونيل ... لأنك ربما تصبح دوقاً يوماً ما و كيف ضحكتُ من كلامك |
Deli gibi güldüm. | Open Subtitles | أعني، ضحكتُ بشدّة |
Bilmiyorum. güldüm işte. | Open Subtitles | -لا أعلم، ضحكتُ نوعاً ما |
- Evet, ben de güldüm. | Open Subtitles | أورسون=دب)**) أجل، ضحكتُ أيضاً. |
güldüm. | Open Subtitles | -لقد ضحكتُ |