Milyarlarca galaksinin arasında duran dev bir galaksideki küçük bir gezegendik. | Open Subtitles | فنحن مجرد كوكب صغير في مجرة ضخمة من ملايين المجرات الأخرى |
ATLAS, her bir çarpışmanın anlık görüntüsünü alabilen dev bir yedi katlı kameradır. | Open Subtitles | وأطلس يشبه كاميرا ضخمة من سبعة طوابق التي تأخذ لقطة من كل تصادم |
Sadece bunu insanoğlu için büyük bir adım olarak düşünün. | Open Subtitles | فقط فكّروا بالأمر على أنه حمّالة ضخمة من أجل البشرية |
büyük bir para yığını hiç faturalandırılmamış bir polikliniğe tahsis edilmiş. | Open Subtitles | انها كمية ضخمة من المال مخصصة لعيادة خارجية لم تنشأ بعد |
Yiyemediği yıldızın materyalini çok büyük bir hızda dışarıya fışkırtıyor. | Open Subtitles | نافورة ضخمة من بقايا النجم لم يتم ابتلاعها تم لفظها إلى الفضاء |
Bütün hepsi Arapça çünkü Araplar devasa sayılarda besini Avrupa'ya getirdiler. | Open Subtitles | إنها عربية، حيث أحضر العرب أعداداً ضخمة من محاصيل الطعام لأوروبا. |
"Seyrettiğim zaman üzerimde gecenin yıldızlı yüzünü" "koca bir aşkın büyük, bulutlu sembolleri" | Open Subtitles | عندما انظر خلف وجه السماء المنجوم ارى امثلة غيمية ضخمة من الرومانسيه |
Yani Paskalya Tavşanı okyanus zeminine değişik şeyler bırakıyor ve araştırma yaptığımız bu sıra dağ üzerinde kocaman metal yataklarına sahipsiniz. | TED | فهل قام ميكي ماوس بوضع هذه الأشياء في قاع المحيط, ولدينا احتياطيات ضخمة من المعادن الثقيلة هنا في هذه السلسلة الجبلية. |
Ancak içinden seçme yapacağınız dev bir uygulama havuzu var, telefonunuzu yaşam şekli ve tercihlerinize göre ayarlayabilirsiniz. | TED | ولكن لديك مجموعة ضخمة من التطبيقات التي يمكنك الاعتماد عليها لجعل هاتفك مصمماً خصيصاً لأسلوب حياتك. |
Ve bu mağara, dev bir yeraltı nehirler, kanallar, galeriler ve inanılmaz derin kuyular ağı. | TED | وهي تمثل شبكة ضخمة من الأنهار الجوفية، قنوات، وغرف ضخمة، وأنفاق عميقة للغاية. |
Zehir, yüz binlerce canlı varlık tarafından üretilen elimizin altındaki dev bir kimyasal bileşen kütüphanesi gibidir. | TED | يشكل السم الحيوي مكتبة ضخمة من المركبات الكيميائية المتوفرة لنا، والتي تنتجها مئات الآلاف من الكائنات الحية. |
dev bir taş gökten inip buzun üstüne çakılmış. | Open Subtitles | أي خرجت حجارة ضخمة من السماء، تحطّم إلى الجليد الطافي. |
Buradaki büyük bir kamyon cayır cayır yanan dev bir ateştopuna dönüştü. | Open Subtitles | لقد كانت شاحنة كبيرة والآن أصبحت كرة ضخمة من اللهب المشتعل خارج نطاق السيطرة |
dev bir metal topa kim karşı koyabilir ki? | Open Subtitles | إنّها كرة معدنية ضخمة. من يستطيع مقاومة ذلك؟ |
Şimdi, bu sebeplerden bir bölümü nükleer caydırıcı silahlara büyük bir miktarda yatırım yapmamız oldu. | TED | جزء من السبب وراء ذلك هو إستثمارنا لمبالغ ضخمة من أجل الردع النووي |
Muhtemelen büyük orta çağ Afrika ekonomilerinin büyük bir kıta bağlantısının parçası olarak bu akran uluslarla ticaret yapmakla ilgilenirdi. | TED | من المحتمل أن يكون قد شارك في التجارة مع هذه الدول كجزء من علاقة قارية ضخمة من الاقتصادات الأفريقية في العصور الوسطى. |
Bu işimde büyük bir atılım oldu ve bu kendi bölgesindeki her kuşcudan muazzam miktarda veri almamızı sağladı. | TED | وكانت هذه طفرة ضخمة في عملنا، أتاحت لنا جمع كميات ضخمة من البيانات من كل باحث عن الطيور في مختلف المناطق. |
Cooperton, çok büyük bir silah ele geçirdi-- | Open Subtitles | كوبرتون حصل على كمية ضخمة من الأسلحة التقليدية |
Vitamin öneren tıp okulları bile, çok büyük dozda vitamin önermiyor. | Open Subtitles | حتّى كلّيات الطب التي توفّر التغذية، لا تمنح جرعات ضخمة من التغذية |
Efendim, çok büyük bir enerji artışı algılıyorum. | Open Subtitles | سيدي, أنا أتلقى قراءات ضخمة من كرات الطاقة |
devasa bir bilgi ağına sahibiz ama neredeyse hiç erişimimiz yoktur. | Open Subtitles | لدينا شبكة ضخمة من المعلومات والتي لم نتمكن من الولوج إليها |
Öğretmenler devasa PVC beyaz tahtaları sınıflara taşıdılar, | TED | سحب المعلمون سبورات بيضاء ضخمة من البلاستيك داخل الفصول الدراسية، |
Biraz şampuan, biraz güçlendirici ve ne olduğunu anlamadan ilişkin koca bir saç topağı ile tıkanmıştır, ve daha fazla dayanamayacağım. | Open Subtitles | .. بعض الشامبو و بعض البلسم .. و قبل أن تعلمي يحدث انسداد في العلاقة .. بسبب كره كبيرة ضخمة من الشعر |
Baldırlar, bilek kısmını oluşturan demir borulara vidalanmış, kocaman metal bloklarıydı ve üstünde damar gibi görünen lastik bir şerit olan sarı kauçuk bir ayak gibiydi. | TED | كان رأس الفخذ كتلة ضخمة من المعدن وأنابيب مثبتةٌ معاً لتصنع الكاحلين وقدم مطاطية صفراء وخطٌّ مطاطيٌّ منصوب بين مشط القدم والكاحل لكى يبدو كالوريد. |