| Büronun sana karşı bir dava açtığını söylemek için buradayım. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أن المكتب يعمل على قضية ضدّكِ |
| Yargıcı sana karşı kışkırtıp, işleri istediği gibi yapmak. | Open Subtitles | لكي يقلِب القاضي ضدّكِ وربّما تسير الأمور على هواه |
| Hayır, ama senden hoşlanmayan bir CEO olduğunu ve sana karşı Washington üzerindeki etkilerini kullandıklarını söylemek olayı hafifsemek olur. | Open Subtitles | كلاّ، لكن تخفيفاً من وطأة الأمر سأقول أنّ هناك ثمّة مدراء تنفيذيّون لا تروقين لهم، و يستخدمون نفوذهم في "واشنطن" ضدّكِ |
| Kurbanımız size karşı yasaklama emri çıkarmış. | Open Subtitles | كان لدى ضحيّتنا أمر بمنع الإقتراب ضدّكِ. |
| Bir daha asla size karşı bahse girmemem gerektiğimi hatırlatın Bayan Swan. | Open Subtitles | ذكّريني ألّا أراهن ضدّكِ في المستقبل آنسة (سوان). |
| Chad yeminli ifadesini verdi. Senin aleyhine tanıklık edecek. | Open Subtitles | . لقد وقع (تشاد) شهادةً تحت القسم . سيشهد ضدّكِ |
| Chad yeminli ifadesini verdi. Senin aleyhine tanıklık edecek. | Open Subtitles | . لقد وقع (تشاد) شهادةً تحت القسم . سيشهد ضدّكِ |
| Pekala, bunu sana karşı kullanmayacağım. | Open Subtitles | حسناً، لن أحمل شيئاً ضدّكِ بسببهِ. |
| sana karşı her şeyi kullanacaklardır. | Open Subtitles | سوف يستخدمون أيَّ ما يملكونه ضدّكِ. |
| sana karşı her şeyi kullanacaklardır. | Open Subtitles | سوف يستخدمون أيَّ ما يملكونه ضدّكِ. |
| sana karşı tanıklık edecek. | Open Subtitles | وسيشهد ضدّكِ. أنت تكذب. |
| Camille, sana karşı aldırdığı yaklaşmama emri var. | Open Subtitles | (كميل) ، كان لديه أمر تقييدي ضدّكِ |
| - size karşı bir şey değil. | Open Subtitles | -ليس الأمر ضدّكِ |
| Dr. Murphy'nin şikayeti size karşı değildi. | Open Subtitles | د(مورفي) لم ترفع الشكوى ضدّكِ. |