"ضُرِبَ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• vurulmuş
• vuruldu
• darbe
• vurulmuştu
• vurulduğu
• vurulduğunu

Araba hareket hâlindeyken vurulmuş.
هو ضُرِبَ بينما السيارةَ هَلْ كَانتْ في الحركةِ؟

Adama en az 18 sefer balta ile vurulmuş yani orada olup olmadıkları veya birkaç darbe vurup vurmadıkları bir yana, başka biri işin geri kalanını halletmiş.
الذي يُمْكِنُ أَنْ يَحْسبَ لقلةِ الدمِّ. هو ضُرِبَ بفأسِ على الأقل 18 مرة، لذا سواء هم كَانوا فقط هناك

Sürücü vuruldu. Yolcuları vurmadığını söyle bana.
جاك، يُخبرُني الآن بأنّك لَيْسَ لَكَ ضُرِبَ المسافرين.

Pusu kurulmuştu, sol tarafından vuruldu... ve yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
ذلك كَانَ كميناً، هو ضُرِبَ مِنْ الجهة اليسرى، وكان هناك لا شيءُ ذلك أنت كان يُمكنُ أنْ تَعْملَ حوله.

Nigel Fairservice tekrar vurulmuştu.
نايجل Fairservice ضُرِبَ ثانيةً.

Casuslarımızın aktardığına göre, vurulduğu söylentisi var.
طبقاً لجواسيسِنا هناك إشاعة تقول بانة ضُرِبَ

Görgü şahitleri bir kişinin vurulduğunu söylüyor. Başkaları da olabilir.
الآن، الشهود يُخبرونَنا شخصَ واحد ضُرِبَ.

En az 1 metre geriden vurulmuş.
لذا هو ضُرِبَ مِنْ على الأقل ثلاثة أقدامِ بعيداً.

Vurulmadan önce, kabzayla kafasına defalarca vurulmuş.
قبل أن يطلق عليه النار , ضُرِبَ بالمسدس مراراً و تكراراً

-Munro 38'likle vurulmuş, değil mi?
- مونرو ضُرِبَ بمسدس عيار . 38، أليس كذلك؟

Aman Tanrım. İkiz kardeşim vurulmuş.
أوه، يا الهي أَخي التوأم ضُرِبَ.

Hammond bir kere vurulmuş, ama ölümcül değilmiş.
Hammond ضُرِبَ مرّة، لَكنَّه ما كَانَ قاتلَ.

Zamesca, bir 9mm'likle üç defa vurulmuş.
Zamesca ضُرِبَ ثلاث مراتِ مَع a تسعة ملليمترِ.

Ona yardım edin, vuruldu.
ساعدْه، هو ضُرِبَ.

Evet, biri vuruldu.
نعم، شخص ما ضُرِبَ.

Sör Richard vuruldu ve 19 yaşındaki uşağı kapıyı henüz kapatmıştı.
و ضُرِبَ السير (ريتشارد)، و خادمه الذي يبلغ من العمر 19 عام حيث كان يُغلِق باب السيارة.

Megget 4 yard kala kötü darbe alıyor ve sakatlanıyor.
,و "ميجيت" ضُرِبَ بشدة عند خط 4 .وقد أُصيب

Doktor Robbins'e göre Micheal en az 18 darbe almış.
طبقاً لDoc Robbins، مايكل Wilson ضُرِبَ لا أقل مِنْ 18 مرةِ.

Daha önce vurulmuştu!
هو ضُرِبَ قبل ذلك.

Bir polis vurulmuştu.
أي شرطي كَانَ قَدْ ضُرِبَ.

Kızıl Köpeğin vurulduğu gündü.
هو كَانَ اليوم الذي فيه الكلب ألاحمر ضُرِبَ.

Ama kocasının nerede vurulduğunu hâlâ göremiyoruz.
لَكنَّنا ما زِلنا لا نَستطيعُ نَرى أين الزوج ضُرِبَ.