"طاردني" - ترجمة من عربي إلى تركي

• kovaladı
• takip etti
• peşime
• peşimden
• beni kovalıyordu
• izledi
• kovalamıştı

O adam beni ormanda kovaladı ve elbisemi yırttı.
ذلك الرجل طاردني خلال الغابة ومزّق ملابسي

Şehir boyunca beni kovaladı. Yaşlı bir sapığa benziyor.
طاردني أمام كل الناس ، هذا الرجل الكبير الذي بدا وكأنه منحرف

Dandrige beni ve Amy'yi tüm kentte kovaladı.
دادندرج طاردني في كل انحاء المدينه انا و ايمي

Anlamıyorsun, kıyafetlerim çalındı, yardım için seni aradım ve telefonunun sesini duydum sonra biri beni havuza itti ve arabaya kadar takip etti!
لكي تساعدني فسمعت هاتفك يرن هناك وبعد ذلك أحدهم دفعني في المسبح ثم طاردني الى السيارة

Benim peşime düşmesi durumunda ben hazırlıklıyım. Sen değilsin.
و لو طاردني فأنا مستعد له , بينما أنت لا

O evde peşimden gelen kişiye bakılırsa öyle biri var.
لقد كان شخصاً حقيقياً من طاردني في ذلك المنزل

Sanki programlanmış bir power ranger her yerde beni kovalıyordu.
يشبه مشروع حارس القوه طاردني عبر انحاء هذا المكان

Şeytan kostümü giyen adamı öldürdükten sonra beni bu servis asansörüne kadar kovaladı.
بعدما قتل الرجل فيزيالشيطانالتنكري، طاردني للأسفل هنا حتى هذا المصعد الصغير

Beni kovaladı durdu. Yaşlı bir sapığa benzeyen adam.
طاردني أمام كل الناس ، هذا الرجل الكبير الذي بدا وكأنه منحرف

Çünkü gerçekte o adam beni kovaladı.
... لأن حقيقة ما حدث ـ أن ذلك الرجل طاردني ـ ماذا؟

Beni tepeden aşağıya neredeyse... 90 mil hızla kovaladı ve buna başka ne denebilir bilemiyorum.
مستحيل ...لقد طاردني عند سفح الجبل بسرعة 90 ميل في الساعة تقريباً ...ولا اعرف

İri bir herif beni kovaladı. Bir çite tırmandım.
لقد طاردني رجل ضخم فتسلقتُ سوراً

Beni merdivenlerin başına kadar kovaladı ve az daha kendini kesiyordu.
لقد طاردني على الدرج وكان سيقتل نفسه

Burnum kırıldı, eşcinsel bir haham beni şehir merkezine kadar kovaladı ve geçen gece Paula bu halimle bana elini bile sürmedi.
كسرت أنفي, أحد الشواذ طاردني في المدينة وأمس لم ترد "بولا" أن ألمسها وأنا أبدو كذلك

Ayrıldıktan sonra beni birkaç yıl takip etti.
لقد طاردني لبضع سنوات بعد ابطال الزواج

Onu gördüm. Fotoğraflarını çektim. Beni takip etti.
لقد رأيته و صورته و طاردني

peşime takıldığında onun kızgın ve sarhoş olduğunu düşünmüştüm.
ظننته كان غاضباً أو مخموراً حينما طاردني

Gel gelelim, canını yaktığım kimse peşimden sendeki coşkunun yarısıyla bile gelemedi.
،ومع ذلك من بين كل الناس الذين آذيتهم لا أحد منهم طاردني بنصف حماستك ونشاطك

Bucum beni kovalıyordu.
بيكوم طاردني

Beni Lynnfield'den beri izledi. Beni öldürmeye çalışıyordu.
طاردني منذ لينفيلد، كان يحاول قتلي

Beni parka kadar kovalamıştı.
طاردني في المنتزه