Bu benim doğamda yok ve ileride aşık olacağımı da sanmıyorum. | Open Subtitles | انه ليس من اساليبي او طبيعتي ولا اعتقد ابدا انني سافعل |
- Seni daha kötü yapmaya çalışmıyorum. Sadece benim doğamda rekabetçi olmak var. | Open Subtitles | لست أحاول أن أجعلكِ شخص أسوأ إن كوني تنافسيّ هو من طبيعتي فقط |
Ben kızarım, ama ben zaten hırçın biriyimdir. Ben buyum işte. | Open Subtitles | بلى، أنا صارم بشأن النّظافة إنّها طبيعتي |
Duygularım körelmişti. kendimde değildim. Ve sen bunu kabullenmeyi reddediyorsun. | Open Subtitles | مُخمد المشاعر، ولم أكُن على طبيعتي وأنتِ رفضتِ قبول ذلك |
Bozulmuş doğam erdemden yoksun ancak ve ancak günaha meyilli ve devamlıdır. | Open Subtitles | طبيعتي الفاسدة تخلو من النعمة، عازمة على أرتكاب الاثم والخطيئة بشكل مستمر. |
Kendim gibi davranmayarak istediğime ulaştım. | Open Subtitles | أنه بعدم كوني على طبيعتي, أحصل على ما أريد. |
Onunla aynı şeylerle ilgilendiğimi göstermeye çalışsam da, bu bana pek de doğal gelmiyordu. | Open Subtitles | حاولت ان اجعل نفسي مستمتعاً بالشي الذي تستمتع به لكنني لم استطع التأقلم خارج طبيعتي |
Ya da gerçek doğamı bulmam için bir felaketin ışığı mı gerekiyordu? | Open Subtitles | أو كان لابد من ضوء كارثة ليُنير طبيعتي الحقيقية؟ |
Hoşuma gitmeyen bir şey görürsem sessiz kalamam ama. doğamda yok. | Open Subtitles | لكن إذا رأيت شيئًا لا يعجبني، لن أسكت، فهذه ليست طبيعتي. |
Yani aslında doğamda olan şeyi kabul ettim ve öyleyse ailemden o kadar uzaklaşmadım. | TED | كنت فقط أقدر طبيعتي, حقيقة, ما يعني أنني حقيقة لم أسقط بعيدا عن الشجرة في نهاية الأمر. |
Tarihin bize öğrettiği bir şey varsa, o da batırmanın benim doğamda olduğudur. | Open Subtitles | إن كان التاريخ علمنا شيء فهو أن إفساد الأمور هو طبيعتي |
Kimse kişiliğim hakkında kötü hissetmemi sağlayamaz. Çünkü ben buyum. | Open Subtitles | لا يمكن لأحد أن يجعلني أشعر بالسوء حيال نفسي لأنّ هذه هي طبيعتي |
Nefret ediyorum ama ben buyum. | Open Subtitles | أنا أكره هذا حقاً، ولكن هذه طبيعتي |
Steven, ben sır söylerim. Ben buyum. | Open Subtitles | ستيفن، أنا أفشي الأسرار هاذه هي طبيعتي |
Bu sabah tıraş olmadım. Pek kendimde değilim. | Open Subtitles | لم أحلق هذا الصباح، لا أشعر أنني على طبيعتي |
Biliyor musun, o gün pek kendimde değildim. Bir sorun mu var? | Open Subtitles | أتعلم، إنني لم أكن على طبيعتي ذلك اليوم هل هناك مشكلة؟ |
Belki doğam beni sana çekti. Ama ben takip etmek zorunda değilim. | Open Subtitles | إذاً ربما تجذبني طبيعتي إليك و لكن هذا لا يعني أن علي اتباعها |
Politika konusunda yeteneğim yok. Ben doğam gereği fazla özgür düşünceliyim. | Open Subtitles | ليس لدي موهبة في السياسة بحكم طبيعتي أهتم بالمستقبل البعيد |
Eğer Kendim gibi gidersem başka bir problemim olacak. | Open Subtitles | إن كنت أستطيع البقاء على طبيعتي لما حدثت هذه المشكلة |
Kontrol budalası olduğumu biliyorum ama bu benim doğal halim. | Open Subtitles | اسمعي أعلم بأنني مهووسة بالسيطرة لكن هذه طبيعتي فحسب |
Hayat ve merak dolu doğamı alıp bir kutuya kapatmalıyım. | Open Subtitles | أحتاج .. أحتاج لأن آخذ حريتي و طبيعتي الغريبة و اضعها في صندوق لأجعل من نفسي |
Evet, ben... Bilmiyorum. Yerlere ve insanlar bağlı olmak, pekte benim tarzım değil. | Open Subtitles | نعم, لا أعرف, الاتصال بالأماكن و بالناس ليس من طبيعتي |
normale dönmenin daha kolay olacağını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت بأن من السهل العودة الى طبيعتي |
Hâlâ Kendimi affettirmeye çalıştığım için akla gelemeyecek bir şey yaptım. | Open Subtitles | وأنا لا زلت أحاول أن أرجع الى طبيعتي لقد فعلت ما لا يمكن تصوَره |
Sonra doğama karşı gelip Luhtorlar'ın yapmadığı bir şey yaptım. | Open Subtitles | ثم قاومت طبيعتي وفعلت شيئاً ليس شبيهاً بآل لوثر |
Kısa sürede eski halime döneceğim. Benim için endişe etme. | Open Subtitles | جيد ، أنا سأعود إلى طبيعتي قريباً ، حسناً ؟ |
Dostum, ilk yalanı söylememi engelleyemiyorum. Ben böyle biriyim. | Open Subtitles | يا رجل لا يمكنني عمل شيء بشأن الكذبة الأولى، هذه طبيعتي |