| Her zamanki gibi bunun için de bir çıkış yolu bulurum! | Open Subtitles | يمكننا التفكير في شيء آخر سأجد طريقة للخروج من هذا كالعادة |
| Buradan bir çıkış yolu arıyorum. Sen söylenirken bunu yapamam. | Open Subtitles | أحاول أن أجد طريقة للخروج من هنا ولا أستطيع القيام بذلك مع صراخك |
| Ama öldü ve buradan çıkmanın bir yolunu bulamazsak, sırada biz varız. | Open Subtitles | حسناً، إنه كذلك وإذا لم نجد طريقة للخروج من هنا... سنكون التاليتين... |
| Şimdi eğer izin verirsen bu çatıdan çıkmanın bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | إن أذنتِ لي، يجب أن أجد طريقة للخروج من السطح. |
| Doğru dosyayı yedekledim. Buradan çıkış yolunu bulur bulmaz ve bunu kanıtlayacağız. | Open Subtitles | كلا، حمّلت الملف الصحيح، وسنثبت ذلك حالما نجد طريقة للخروج من هنا |
| Tabii içinizden biri, kötü giden evliliğinden kurtulmanın yolunu arıyorsa başka. | Open Subtitles | مالم يرد اي منكم طريقة للخروج من زواج سيئ؟ |
| İplerden kurtulduğuma göre, bu gemiden kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | أنا حر أخيرا لابد أن نجد طريقة للخروج من السفينة |
| Size söz veriyorum bir çıkış yolu bulacağız, Bay Smith. | Open Subtitles | أعدكَ يا سيد سميث سنجد طريقة للخروج من هنا |
| Bak, biz buradan bir çıkış yolu bulmak için yeterli zaman kazanmak için uyumlu davranıyorduk. | Open Subtitles | انظر ، كنّا فقط نتماشي لنكسب الوقت الكافي لاكتشاف طريقة للخروج من هنا |
| Şimdi tek yapmamız gereken buradan bir çıkış yolu bulmak değil mi? Ben bir yol buldum. | Open Subtitles | والآن لنبحث عن طريقة للخروج من هنا لقد وجدى طريقة الخروج من هنا |
| Ana kapılar dışında buradan bir çıkış yolu var mı? | Open Subtitles | أثمة طريقة للخروج من هنا بتجنّب البوابة الرئيسية؟ مخرج خلفي؟ أجل |
| Biliyor musun bu odada bizim bilmediğimiz bir çıkış yolu var. | Open Subtitles | أتعرفين ماذا ؟ هناك طريقة للخروج من هذه .. الغرفة لا نعرف عنه |
| bir çıkış yolu vardır. | Open Subtitles | إن كان لديكِ طريقة للخروج من هذه المشكلة |
| Birlikte kalalım ve... buradan birbirimizi öldürmeden çıkmanın bir yolunu bulalım. | Open Subtitles | يجب ان نتعاون ونعرف طريقة للخروج من هذا من دون قتل بعضنا البعض. |
| Bakın, eminim buradan çıkmanın bir yolunu buluruz. | Open Subtitles | إنظرو أنا متأكد من أننا سنجد طريقة للخروج من هنا |
| Buradan çıkmanın bir yolunu biliyorum ama yalnız yapamam. | Open Subtitles | لدي طريقة للخروج من هنا لكن لا أستطيع فعلها وحدي |
| Şimdi buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | والآن يتحتّم علينا إيجاد طريقة للخروج من هنا. |
| Zaheer, Korra'yı yakalamadan önce buradan çıkmanın bir yolunu bulmamız şart. | Open Subtitles | يجب أن نجد طريقة للخروج من هنا قبل أن يمسك زاهير بــ كورا |
| Ya bana buradan çıkış yolunu gösterirsin ya da geceyi burada güzel bir uykuyla geçiririz. | Open Subtitles | إذن هذا يترك لنا خياران إمّا أن تُرينى أ ين وربّما نجد طريقة للخروج من هنا |
| Demek ki sonunda buradan kurtulmanın yolunu buldun. | Open Subtitles | يبدو أنك أخيراً وجدت طريقة للخروج من هنا |
| En azından havamız var. Belki sakin olursak, buradan kurtulmanın bir yolunu bulabiliriz. | Open Subtitles | على الأقل لدينا هواء ربما إن بقينا هادئين سنجد طريقة للخروج من هنا |
| Çok kalabalıklar. Buradan çıkmamız gerek. | Open Subtitles | هناك الكثير لنقاتلهم نحتاج طريقة للخروج من هنا |
| Ben de buradaki herkes gibi buradan çıkmanın yolunu arıyordum. | Open Subtitles | احاول فقط ان اجد طريقة للخروج من هنا مثل اي شخص اخر |
| Bir sorunumuz var demek. Bundan kurtulmanın bir yolu var mı? | Open Subtitles | لدينا مشكلة , هل هناك أى طريقة للخروج من هذا ؟ |