Hepsi de kendine has bir ameliyat yöntemleri olduğunu fark etti. | TED | لقد أدرك جميعهم طريقتهم الفردية لإجراء العملية. |
Bu, onların hayatta kalma yöntemleri. Bizi uyutuyorlar, bizi bencilleştiriyorlar. | Open Subtitles | هذه هي طريقتهم الأساسية للبقاء أن يُبقونا نائمين ، ويُبقونا أنانيين |
Naziler hakkında ne derseniz deyin, belli bir tarzları varmış. | Open Subtitles | تستطيع ان تقول ما شئت عن النازية ولكن لديهم طريقتهم |
Kaçmaya çalışırız, bizi kovalamak zorunda kalacaklar. Bu onların yöntemi. | Open Subtitles | نحاول أن نهرب, هم مضطرين لأن يطاردونا هذه طريقتهم |
- Evet, dedi. Bu yüzden dans ediyordu. Onun hoşça kal deme tarzı bu. | Open Subtitles | هذها كان من رقصته إنها طريقتهم لوداع احبائهم |
Bu da onların açıklama şekli; onların aile hikâyelerini ''kendince'' anlatmaları | TED | إنها طريقتهم في الشرح. قيامهم بصنع رواياتهم الخاصة بهم. |
Bir sürü sanatçı, bandodan, obua gibi nefeslilerden bir sürü sanatçı çalış tarzlarını o nasıl isterse ona göre değiştirirlerdi. | Open Subtitles | العديد من العازفين ، عازفين الألات النحاسية وعازفين الأت النفخ الخشبية مثل المزمار كان عليهم أن يغيروا من طريقتهم للعزف |
Ben çalışırken, ki çoğunlukla erkeklerle çalışıyordum, onların dövüşme şekillerini tercih ederdim. | Open Subtitles | عندما كنت أعمل، مع الرجال خاصةً كنت أحب طريقتهم في القتال |
onların başarılı yaşam tarzlarının sırrı tüm evrim basamaklarını birden yaşamalıdır. | Open Subtitles | طريقتهم الناجحة في الحياة اخفت حقيقة واحدة وهي أن الـ(بويزي) كان قد وضع كل البيض في سلة واحدة |
Dinle, burada işleri kendi yöntemleriyle yürütüyorlar. | Open Subtitles | لديهم طريقتهم الخاصة للقيام بالأعمال هنا |
Ama Amerikalılar savaş yöntemleri konusunda kafalarının dikine gittiler. | Open Subtitles | لكن الأمريكان إتبعوا طريقتهم الخاصة فى كيف يحاربون ؟ |
İş yapma yöntemleri hoşuna gitmediği için işi bıraktı. | Open Subtitles | تركت عملها لأنها لم تحب طريقتهم لإدارة العمل |
Yolları üzerinde kameralar bırakmak yarattıkları korku hakkında böbürlenme yöntemleri. | Open Subtitles | عن طريق ترك الكاميرات شغالة تلك كانت طريقتهم بالتبجح بشأن كم الخوف الذين كانوا يخلقونه |
Bir yöntemleri var. Tehdit ediyorlar, ama ödüllendiriyorlar da. | Open Subtitles | حسناً , لديهم طريقتهم يهددون ولكنهم ايضاً يكافؤن |
Yaşlıların yolda geri gitme tarzları var. | Open Subtitles | لدى المسنين طريقتهم في الرجوع بالسيارة في الطرقات |
Gelenekleri bu olmalı. Yani yabancıları karşılama tarzları. | Open Subtitles | لابد أن هذه عادتهم، طريقتهم في الترحيب بالغرباء |
Japonların kendilerine has bir çalışma tarzları olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | مماأستطيعالتنبؤبه، لديهم طريقتهم الخاصة لممارسة أعمالهم |
Çevreye alışma yöntemi bu. | Open Subtitles | أظن إنها طريقتهم ،كيفما أخبركم، إنهم يتواجدوا في بيئتهم الخاصة. |
Bu balo onların bizi karşılama yöntemi. | Open Subtitles | هذه الحفلة الراقصة هي طريقتهم في الترحيب بنا |
Oysa anlattığınız eylemler pek onların tarzı değil. Üzgünüm, bu konuda size yardımcı olamam. | Open Subtitles | ما حدث، ليست طريقتهم المعتادة لتنفيذ الأمور لا أستطيع الإجابة على سؤالك |
onların tarzı böyle değil. Onlar çok daha ustaca çalışır. | Open Subtitles | . تلك ليست طريقتهم ، إنهم بارعون جداً |
Cehalet, onların gücü ellerinde tutma yöntemiydi. | TED | نقص التعليم كان طريقتهم لإحكام السيطرة. |
Şu ana kadar beni güzelce ağırlayıp türüne az rastlanan, acayip yaşam tarzlarını görmemi sağladılar. | Open Subtitles | حتى الأن، لقد رحبوا بي وأعطوني لمحةٍ نادرة على طريقتهم الغريبة في الحياة |
Ben onların parayı ortaya çıkarma şekillerini beğenmiyorum. | Open Subtitles | لدي مشكلة مع طريقتهم في استخراج المال |
Temelde hala roma rakamlarına dayalı aritmetik yapan Avrupa dünyası, bu tarzlarının, verimde umitsiz vakıa ve düpedüz hantal olduğunu Harizmi sayesinde fark etti. | Open Subtitles | بفضل "الخوارزمي"، أدرك العالم الأوروبي أنّ طريقتهم في الحساب الذي مازال يعتمد بالأساس على الأرقام الرّومانيّة كانت غير مجدية بالمرّة وثقيلة بمعنى الكلمة |
Kendi yöntemleriyle, evet, kilisenin yasakladığı yöntemle. | Open Subtitles | على طريقتهم الخاصة ,نعم لكن هذا ما تحرمه الكنيسة. |