çocuk dediğin ne serseridir ne fahişe. | Open Subtitles | طفلِ صَغير شيء ماِ. ليس بمتسول. و لَيس بعاهرة. |
Bir çocuk bana deniz kaplumbağasından bahsetti. | Open Subtitles | طفلِ ما أخبرني عن سلحفاة بحرية إذا نفختي الفقاعاتَ في وجهِها |
çocuk bir gün içeri girdi, 100 bin doları vardı. | Open Subtitles | باعَ. مشي طفلِ في يومِ واحد، 100,000$ قسيمة سعر في رأسهِ. |
Michael, kendine bir bak, çocuk treninde çalışıyorsun, beni izlemek için. | Open Subtitles | مايكل، يَنْظرُ إليك، ركوب حول على a قطار طفلِ لذا أنت يُمْكِنُ أَنْ تَتجسّسَ عليّ. |
Lynn James, çocuk koruma servisi. | Open Subtitles | لين جيمس، خدمات طفلِ الوقائيةِ. |
Sanırım tek çocuk olduğumdan. | Open Subtitles | أَحْزرُ هو شيءُ طفلِ وحيدِ. |
Ama ortalıkta çocuk eşyaları var. | Open Subtitles | لكن هناك الكثير طفلِ حوله. |
çocuk Hizmetleri'ni arayın. | Open Subtitles | خدمات طفلِ نداءِ. |
çocuk Koruma Servisi aldı. | Open Subtitles | هي مَع خدمات طفلِ الوقائيةِ. |
Böylece, Ethan'ın babasının bariz sorumluluğuna rağmen, bu mailleri okuyan 13 yaşındaki bir çocuk, bu kayda değer olayda, yaşlı bir adamın onların aile meselelerine müdahil olduğunu ve bu yüzden de, babsının, elinden alındığını düşünecektir. | Open Subtitles | حسناً, على الرغم من المسؤولية الوضحِة لوالد بهذا الحادِث خصوصاً, ولـ طفلِ ... عمره 13 سنة يقرأ رسائل البريد الالكتروني, فأن ... تدخل رجل مسنِ |
Masum bir çocuk hakkında. | Open Subtitles | هذا حول طفلِ بريءِ. |
Bu çocuk gidip geliyor. | Open Subtitles | بينج هذا طفلِ ponging. |