Size bu üç-gram'ın 1801, 1802, 1803 ten baslayip 2008'e kadar olan kitaplarda kaç defa geçtiğini söyleyeceğiz. | TED | سنقوم باخباركم بعدد المرات التي ظهرت فيها أربعة-غرام معينة في الكتب في 1801، 1802، 1803، على طول الطريق إلى 2008. |
Decatur'dan Buckhead'e kadar otobüsle gittik. Valinin malikânesi, arazi boyunca uzanan uzun siyah kapılarıyla gerçekten güzel bir arazi üzerinde kuruluydu. | TED | وأخذنا الحافلة من مدينة ديكاتور على طول الطريق إلى مدينة باكهيد، حيث أقيم قصر الحاكم على قطعة جميلة حقًا من الأرض. بوجود تلك البوابات السوداء الطويلة التي تشغلُ طول العقار. |
Ondan başka, Monterey'e kadar kimse yok. | Open Subtitles | لا شيء بعد ذلك، أظن علي طول الطريق إلى "مونراي". |
Bu koşullar altında o kadar yolu gelmek zorunda kaldığınız için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف كان لديك لتأتي على طول الطريق إلى هنا في ظل هذه الظروف. |
Özür dilerim, bu kadar yolu geldin. | Open Subtitles | .. إنني آسفة ( جاي إن ) بعد مجيئك طول الطريق إلى هنا |
Ta Fransa'dan Berlin'e kadar savaşarak gitmiş ve bu yüzük de künyesinin yanında boynunda asılıymış. | Open Subtitles | شق طريقه عبر فرنسا، على طول الطريق إلى برلين، وهذا الخاتم... حول عنقه مع الكلب علامات له. |
Yaratıcı bir seyir planı oldu ama ...İttifak devriyeleriyle karşılaşmadan Greenleaf'e kadar gidebilmemiz lazım. | Open Subtitles | قمنا بتجول مبدع إلى حد ما ولكننا ، يجب أن نجعله على طول الطريق إلى (جرينفيلد) بدون أخطاء من أى دوريات التحالف |
Şeyh'in izini Euskirchen'e kadar sürebilen, ...pek fazla insan yoktur. | Open Subtitles | ليس كثيراً من الناس قادرين على تتبُّع الشيخ (طول الطريق إلى (أويسكريجن. |
California'dan ta Pasifik'e kadar. | Open Subtitles | كاليفورنيا)، على طول الطريق إلى) المحيط الهاديء |
Cehheneme kadar yolu var. | Open Subtitles | على طول الطريق إلى الجحيم. |