İzlemesi güç olan bu değişken nedeniyle çoğu profesyonel, hızlıca para kazanmaya çalışmaktansa uzun vadeli, güvenilir yatırımı yeğler. | TED | وذلك المتغير صعب التتبع يعد السبب أن معظم المحترفين يسوقون لاستثمار موثوق طويل الأمد على محاوله الكسب النقدي السريع. |
Böylesi uzun vadeli uğraşlar sakinlerinin evleri ile yakından haşır neşir olması zor zamanlarda kullanılacak kritik bilgiler edinilmesini sağlar. | Open Subtitles | هذا الامتلاك طويل الأمد يسمح للقاطنين ،بحسن معرفة بيتهم معرفة تكون هامّة في الأوقات الصعبة |
Fakat Ürdün Vadisi'nde tarafsız bir BM Barış Koruma gücü sürdürülebilir ve uzun vadeli barışın gerekli ilk adımıdır. | Open Subtitles | لكن قوات حفظ الأمن للأمم المتحدة في وادي الأردن هي خطوة أولى هامة لسلامٍ ثابت طويل الأمد |
uzun süreli akıl hastanelerine, hapishanelere ve hatta yeni terhis olan askeri personele de bakmalıyız. | Open Subtitles | نعم علينا تفقد منشآت العلاج النفسي طويل الأمد والسجون وحتى تم ترميجها من الجيش |
Ama yine de, uzun bir komadan ya da uzun süreli bir hastalıktan... kurtulan hastalar da mevcut. | Open Subtitles | يتركون جُثثاً خلفهم ومع ذلك ، تُوجد أوقات حيثُ يُمكن لغيبوبة أو مرض طويل الأمد |
Adı Rick. Beni "uzun dönemli bir yatırım" olarak görmediğini söyledi. | Open Subtitles | (أن إسمة (ريك لقد قال لى أنه لا يرانى إستثماراً طويل الأمد |
Kalıcı olacak gerçek sanatçılarla anlaşma yapacağız. | Open Subtitles | ونوقع مع فنانين حقيقين، مع التزام طويل الأمد |
Şimdiden kol kadar bir anlaşması var bu fotoğrafları yayınlayabilecek bir yerle. | Open Subtitles | لقد حصلت للتو على عقد طويل الأمد فى مكان للنشر على الإنترنت |
Artık kanser kök hücrelerini tanımlamayı ve onları hedef olarak belirleyerek uzun vadeli tedavi etmeyi öğreniyoruz. | TED | نتعلم باستمرار كيفية التعرف على الخلايا الجذعية السرطانية، و التعرف على تلك التي يجب استهدافها من خلال علاج طويل الأمد. |
Yani uzun vadeli düşünceler yok olur. | TED | بالنتيجة، سيختفي المنظور طويل الأمد. |
Wolfram Alpha tabii ki devasa büyüklükte, çok zorluklar içeren uzun vadeli bir projedir. | TED | بالطبع إن "ولفرام ألفا" هو مشروع تذكاري كبير طويل الأمد ولديه الكثير من التحديات. |
O yüzden uzun vadeli bir çözüm getiriyoruz. | Open Subtitles | لذا نحن نبحث عن حل طويل الأمد. |
- Evine götür o zaman. uzun vadeli iş mülkünde kalıyor. | Open Subtitles | إنها شقه، مبنى تجاري طويل الأمد |
uzun vadeli bir kredi gibi düşün. | Open Subtitles | إعتبرها وكأنها قرض طويل الأمد. |
Buna karşın, yetersiz uyku sebebiyle sayısı veya aktivitesi artan genler tümörlerin tutunmasıyla ilişkilendirilen genler, vücutta uzun vadeli kronik inflamasyon ile ilişkilendirilen genler ve de strestle ilgili genler. Bunun bir sonucu da karsiyovasküler hastalık. | TED | على العكس، فالجينات التي تم تنظيمها بشكل أكبر أو تمت زيادتها عن طريق نقص النوم، كانت الجينات المتعلقة بتطوّر الأورام، الجينات المرتبطة بالالتهاب المزمن طويل الأمد داخل الجسم، والجينات المرتبطة بالتوتّر، وكنتيجة لذلك، أمراض الجهاز القلبي الوعائي. |
Hippokamp ve korteks arasındaki sürekli diyalog ile, kademeli yeniden dağılımı korteksteki uzun süreli depoya iterken bilgisel hafıza tekrar tekrar aktif hale getirilir. | TED | عبر حوار مستمر بين الحصين والقشرة، يعاد تشغيلها عدة مرات، دافعًا لإعادة توزيعها التدريجية للتخزين طويل الأمد في القشرة. |
Gardner, uzun süreli psikolojik veya fiziksel zarara uğramadan eski haline döndüyse de, diğerleri için bu uykusuzluk hali, hormanal bozukluk, hastalık, ve, en uç durumlarda ölümle sonuçlanabilir. | TED | رغم أن غاردنر تعافى دون أذىً نفسي أو جسدي طويل الأمد إلا أن حرمان شخص من النوم قد يسبب له اختلالاً في الهرمونات، و المرض وفي الحالات القصوى قد يؤدي إلى الموت. |
Ben uzun süreli kontratı olan bir oyuncuyum ve bu masraflarımı pek de karşılamıyor. | Open Subtitles | أنا ممثل مربوط بعقد طويل الأمد والذي... لا يقوم بالضبط بتغطية نفقاته |
uzun dönemli bir yatırımsın. | Open Subtitles | كاستثمار طويل الأمد. |
Kalıcı radyasyon, ölen herkesi zombi yapar. | Open Subtitles | فالإشعاع طويل الأمد جعل كل من يموت يصبح (زومبي) |
Şimdiden kol kadar bir anlaşması var bu fotoğrafları yayınlayabilecek bir yerle. | Open Subtitles | لقد حصلت للتو على عقد طويل الأمد فى مكان ما للنشر على الإنترنت |