| - Ve Güzel bir kuku. - Domalmış Güzel bir kuku. | Open Subtitles | وقلبٌ طيّب - قلب طيّبٌ منحرف - |
| Sana verdiğim yiyecekler Güzel, değil mi? | Open Subtitles | الطعام طيّبٌ هنا، أليس كذلك؟ |
| Güzel, haberler iyi-- şu an burdayız. | Open Subtitles | حسنٌ، نبأ طيّبٌ... نحن هُناك الآن. |
| fakat ben işimi iyi yapmadım, ve on yıl sonra, iyi bir insan öldü. | Open Subtitles | لكنّي لم أؤدِ عملي، وبعد عشر سنين، رجلٌ طيّبٌ مات. |
| Ama senin için iyi bir şey. | Open Subtitles | ولكنّ ذلك أمرٌ طيّبٌ بالنسبة لك |
| Yutmuş.İyi. Pekala gidelim. | Open Subtitles | -حسنٌ، لقد ابتلعها. طيّبٌ . -حسنٌ، لنذهب . |
| Yardım istediğini görmek Güzel ama dünya üzerinde hiçbir kadının seni düzeltebileceğini sanmıyorum ben, John. | Open Subtitles | طيّبٌ لسماعِ أنّكَ تحظى ببعض المُساعدة، لكنّي لا أعتقد أنّ هُنالك مرأة في الخارجِ على قيدِ الحياة بإمكانها إصلاحكَ يا (جون). |
| Güzel. | Open Subtitles | ذلك طيّبٌ. |
| Güzel. | Open Subtitles | طيّبٌ. |
| Çok Güzel. | Open Subtitles | طيّبٌ. |
| Güzel, Güzel. | Open Subtitles | طيّبٌ. |
| Güzel. | Open Subtitles | طيّبٌ. |
| Sana söylemem gerekir ki Walden, Charlie dışında biri için çalışabileceğimi asla düşünmemiştim ama sen gerçekten iyi birisin. | Open Subtitles | لابدّ أن أخبركَ يا (والدن) لم أكن أفكّر في العمل ما عدا لـ(تشاري)، ولكنّكَ شخص طيّبٌ. |
| İyi bir çocuk o. Sen de ona iyi davranıyorsun. | Open Subtitles | إنّه ابن طيّب - إنّك طيّبٌ معه - |
| Bence sen iyi birisin Sayid. | Open Subtitles | أعتقد أنّكَ شخصٌ طيّبٌ يا (سعيد) |
| Bana hep iyi bir arkadaş oldun Pisagor. | Open Subtitles | أنتَ صديقٌ طيّبٌ لي (يا (فيثاغورس |
| Sen iyi bir arkadaşsın, Blake. | Open Subtitles | أنتَ صديقٌ طيّبٌ يا (بليك). |
| Bu iyi. | Open Subtitles | هذا طيّبٌ. |
عربي 
إنجليزي 
فرنسي 
إسباني 
ألماني 
برتغالي 
تركي 