Cruz bütün bunlar ikinci dereceden kanıt, biliyorsun. | Open Subtitles | الامر برمته ادلة ظرفية و انت تعرف ذلك لقد جلبنا اناس باقل بكثير من هذه الادلة |
Maalesef elimde yalnızca ikinci dereceden adli tıp delilleri ve içgüdülerim var. | Open Subtitles | لسوء الحظ، كل ما قد حصلت على أدلة الطب الشرعي ظرفية والشعور الغريزي. |
Hava aracına bombayı koyanın siz olduğunu neden göstererek dolaylı bir dava açabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نجعلها قضية ظرفية انه المكان الذي تم فيه تسليح الطائرة بدون طيار |
Kanıtlar ikinci derece olduğu için sizi serbest bırakmam gerekiyor. | Open Subtitles | بما إن الأدلة كلها ظرفية سيتوجب علي أن أدعك ترحلين |
Kusura bakmayın ama bu vakada deliller tesadüfi. | Open Subtitles | مع فائق أحترامي الأدلة في هذه القضية هي ظرفية |
Bu sonuçlar ikinci derecede geçerli. | Open Subtitles | بأحسن الأحوال تعتبر هذه النتائج ظرفية |
Yani diyorsun ki, Başsavcı'nın davası tesadüfiydi seni cinayetle ilişkilendirmek için kanıt yerleştirdi? | Open Subtitles | لذا أنت تقول بما أن قضية الإدعاء العام ظرفية تماماً قام بزرع الدليل لربطك بمسرح الجريمة؟ |
Bu davayı sürdürmek için ikinci dereceden kanıtlara bel bağlayamayız. | Open Subtitles | لا نستطيع الإعتماد على أدلّه ظرفية لإنجاح هذه القضية |
Kontrol ediyoruz ama, bu tip olaylarda kanıtlar en iyi şartlarda bile ikinci dereceden oluyor. | Open Subtitles | سوف نتحقق لكن بقضية كهذه الأدلة ظرفية في أفضل إحتمال |
Flegman'ın cinayetiyle bağlantılı bu arabada ikinci dereceden kanıt bulduk ama şimdiki yerinde bir kanıt yok. | Open Subtitles | وجدنا أدلة ظرفية في هذه السيارة تربط بينه وبين قتل فليجمان ، و ولكن لا دلالة من مكانه الحالي |
Evinden çalınan zayıf ve ikinci dereceden kanıt olan bir sürü psikolojik saçmalık ve kabul edilemez garabet ıvır zıvır! | Open Subtitles | أشياء ظرفية ضعيفة بعض الترهات النفسية والكثير من الأشياء الغريبة الغير مقبولة |
Şimdi, elimizdeki her şey ikinci dereceden ama eğer Roy'u konuşturabilirsek | Open Subtitles | طيب, كل ما لدينا هي أمور ظرفية ولكن إذا تمكنّا من روي, سنصل إلى لونغ. |
Abboud'un katilini bulana kadar, elimizde olan tek şey avukatların savuşturabileceği dolaylı kanıtlar. | Open Subtitles | ما لم نتمكن من الحصول على قاتل عبود، كل ما لدينا هو ظرفية الأدلة التي سنحصل عليها لويرد اواي لا تقلق. |
Hava aracına bombayı koyanın siz olduğunu neden göstererek dolaylı bir dava açabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نجعلها قضية ظرفية انه المكان الذي تم فيه تسليح الطائرة بدون طيار |
Abboud'un katilini bulana kadar, elimizde olan tek şey avukatların savuşturabileceği dolaylı kanıtlar. | Open Subtitles | ما لم نتمكن من الحصول على قاتل عبود، كل ما لدينا هو ظرفية الأدلة التي سنحصل عليها لويرد اواي لا تقلق. |
- Kötü, ne yazık ki. Pek çok ikinci derece kanıt var. Ve tanığı da yok. | Open Subtitles | كتلة من أدلة ظرفية لا عذر على الاٍطلاق ، اٍنها بطاطس ساخنة |
Tüm dosyayı ikinci derece kanıtlar üzerine kurdum. | Open Subtitles | و أني بنيت القضية برمتها على أدلة ظرفية. |
Bölge savcısı "Yeterli somut kanıt yok ama ikinci derece kanıtımız var." dedi. | Open Subtitles | يقول المُدعي العام أننا لا نمتلك أدلة دامغة بما فيه الكفاية كل ما لدينا هي أدلة ظرفية |
- Üzgünüm, dedektif ama şu an buradakiler, tesadüfi şeyler. | Open Subtitles | - أعتذر أيها المحقق - لكن كلّ ما نملكه بالوقت الحالي هو أدلة ظرفية - حسناً، أنا أتبع حدسي، 90% من المرات - |
Davanız tesadüfi şekilde en iyi şekilde. | Open Subtitles | قضيتك كانت ظرفية في أفضل الأحوال |
Söylenti, ikinci derecede ve muhtemel ön yargılı bir tanıklıktır. | Open Subtitles | اشاعات ,ظرفية .والشاهد ربما متحيز |
Bunlar ikinci derecede deliller. | Open Subtitles | كل هذه أمور ظرفية |
Aleyhindeki bütün deliller tesadüfiydi. | Open Subtitles | كل الأدلة ضده كانت ظرفية تماما |
Savcı yeterince güçlü delilimiz olmadığını ve elimizdekinin de koşullara bağlı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | المحامي يقول ليس لدينا أدلة صلبة كل هذا أحداث ظرفية |