Şaka yaptığını sandım, sadece şanıma ve servetime hevesli olduğunu. | Open Subtitles | أنا أيضاً ظننتها مزحة وأنها ليست مهتمة سوى بنقودي وبلقبي |
İlk başta nöbet geçiriyor sandım ama bariz şekilde acı çekiyordu. | Open Subtitles | ظننتها أولاً نوبة مرضية، إلا أنه كان يبدو صاحٍ وفي ألم. |
Dünyayı daha güzel bir mekân yapmaya çalıştığını sanmıştım. | Open Subtitles | ظننتها كانت تحاول تغيير العالم للأفضل فحسب |
Aslında, öğretmeninle yattığını öğrendiğimden beri 17 yaş üstü bir filmdeki gibi olacağımızı sanmıştım. | Open Subtitles | وفي الحقيقه ظننتها قد تكون أكثر من ذلك بما أنك نمت مع معلمك |
Aslında müthiş bir fikir olduğunu düşündüm ve kano yapmaya başladım. | TED | أعني، ظننتها كانت فكرة عظيمة، لذلك بدأت ببناء الزوارق |
Sana söylediğini ve burada elime tutuşturduğun bir uzun kollu tişört ve meyve sepetiyle sırıtarak duracağımı düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننتها أخبرتك و سأضطر للوقوف هنا و أبتسم حتى تعطيني قميصاً و أو سلة فاكهة |
Hayatımın çoğunda, onun California Üniversitesi'nde edebiyat profesörü olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لمعظم حياتى ظننتها أستاذة أدب فى الـ يو سى ال ايه |
İlk başta nöbet geçiriyor sandım ama bariz şekilde acı çekiyordu. | Open Subtitles | ظننتها أولاً نوبة مرضية، إلا أنه كان يبدو صاحٍ وفي ألم. |
Sonumuz geldi sandım.. ama oğlunuz ve Bay Bly cesurca davrandı. | Open Subtitles | أعني, أنا فعلا ظننتها النهاية, لكن إبنك والسيد بلاي كانا شجاعين جدا يا مادلين |
O kadar kocaman pislediki Onu başka bir köpek yaptı sandım. | Open Subtitles | تخلص لتوه من فضلات كبيرة لدرجة اني ظننتها كلبا آخر |
Bunu bir şans sanmıştım hayatımda olumlu bir şey yapmak için. | Open Subtitles | ظننتها كانت فرصة لأفعل شيئا إيجابيا في حياتي. |
Aşırı hızdan kesecek sanmıştım ama dikkatsiz sürmekten yedim. | Open Subtitles | ظننتها ستكون مخالفة سرعة، لكن كانت لقيادة متهورة. |
Evet, evet, listede. Bir şaka olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | . أجل أجل أنها على القائمة . أعتذر ظننتها مزحة |
Nihayet. Birkaç gündür trende olduğum için ne zaman uyusam hep geri gittiklerini düşündüm. | Open Subtitles | أخيراً، ركبت قطارات كثيرة خلال الأيام الماضية لدرجة أني ظننتها ترجع للخلف كلما كنت أنعس |
Sizin için iyi olabilir diye düşündüm. Birkaç yeni hesap açarsınız. Yayın istasyonu... | Open Subtitles | ظننتها مهمة بالنسبة لك أصدقاء جدد،إتصالات |
Başlangıçta bir şok olduğunu düşünmüştüm ama değildi. | Open Subtitles | في البداية ظننتها مجرد صدمة لكن لم تكن كذلك |
İlk başta bir göz olduğunu düşünmüştüm ama sanmıyorum. | Open Subtitles | في البداية ظننتها عين، ولكن الآن لا أعتقد أنها كذلك |
Ama yardım etmek isteseydim bile o burada değil ki. Ben de seninle olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لكن حتّى إذا أردتُ المساعدة، فهي ليست هنا، ظننتها معك. |
Yaşamımı değerli olduğunu sandığım şeyleri kovlayarak geçirdim. | Open Subtitles | قضيت حياتي ألاحق الأشياء التي ظننتها ثمينة |
Geleceğimiz olacağını düşündüğüm, beraber inşa ettiğimiz hayatımızda mutluydum ben. | Open Subtitles | كنت سعيداً بالحياة التي أسسناها معاً التي ظننتها ستكون مستقبلنا |
Bayan Victor'un cennete giden ruhu zannetmiştim. | Open Subtitles | لقد ظننتها روح السيدة "فيكتور" تصعد للسماء. |
ve bugün buraya geldim çünkü bunun eşimle iletişim kurmak için bir soruya soru sormadan cevap verebileceği bir seans olduğunu düşünüyordum, | Open Subtitles | وجئت هنا اليوم، لأنني ظننتها جلسة لتلقين زوجتي كيفية الحوار، وعدم الإجابة على سؤال بسؤال آخر |
Başta iç anlamsal formdan, söz dizimsel ağaç yapısına eşleştirme yapıyor ve doğrusallaştırılmış kelimeler elde ediyor zannettim. | Open Subtitles | ظننتها أولاً تستدل من النمط الدلالي الداخلي وصولاً للهيكل النحوي ثم تقول الكلمات التقريبية |
Erzak aramaya cikti saniyordum, ava cikmis megerse. | Open Subtitles | ظننتها تبحث عن مؤن بالخارج، كانت تصطاد. |