Ama olabileceğimizi düşünüyordum. Yani bunun mümkün olabileceğini... | Open Subtitles | لكنْ ظننت أنّنا قد نصبح كذلك ظننته ممكناً |
Dinle, ben arkadaş olarak vakit geçirdiğimizi düşünüyordum. | Open Subtitles | اسمع، ظننت أنّنا نمضي وقتاً معاً وحسب بصفتنا صديقَين |
Biz çıkacağız diye düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننت أنّنا سنخرج. |
Birkaç gün etrafta görünmeyeceğin konusunda anlaştık sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنّنا إتفقنا على أن لا تأتي إلى هنا إلا بعد عدّة أيام |
Birbirimizden sır saklamadığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنّنا لا نبقي أسرارا عن بعضنا البعض. |
İntihar etmeyesin diye seni gözetim altına alıp ayakkabı bağlarını ve çarşaflarını saklayacağız falan sandım. | Open Subtitles | ظننت أنّنا سنضطر لمراقبتك من أن تقدم على الإنتحار ونأخذ منك رباط حذائك وشراشفك |
Eğleniyorduk sanıyordum, Kızıl. | Open Subtitles | أوه, أيتها الصهباء, لقد ظننت أنّنا سنحظى بقليل من المرح |
Aramaları daha erken yapacaktık sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنّنا اتفقنا على أن تكون المكالمات في وقتِ أبكر |
O gece hakkında biz konuştuk sanıyordum. | Open Subtitles | . ظننت أنّنا تحدثنا بشأن ماجرى تلك الّليلة |
Daha çok zamanımız olduğunu sanıyordum ama artık hasatı hemen tamamlamamız gerek. | Open Subtitles | ظننت أنّنا نملك وقتًا أطول، لكنّنا بحاجة لإتمام الحصاد فورًا. |
Artık öyle yapmadığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | حسناً، لقد ظننت أنّنا لن نقم بهذا بعد الآن |
sandım ki senden gelen hiçbir şeyi hak etmiyor olabilirim ama ne olursa olsun birbirimize karşı dürüst olacağımızı sandım. | Open Subtitles | ظننت أنّنا... ربّما لا أستحقّ أيّ محبّة منك... لكنّي ظننت أنّنا سنكون صادقين معًا مهما حدث. |
Elijah'nın barış antlaşmasıyla yaşayabileceğimizi sandım. | Open Subtitles | ظننت أنّنا يجب أن نعيش في ظلّ هدنة (إيلايجا) وحسب. |