herkes bunun çılgınca olduğunu söyledi çünkü hala dünyayı düz zannediyorlardı ama o doğrusunu biliyordu. | TED | ظنّ الجميع أنّ الأمر غير معقول لرسوخ اعتقادهم بأنّ الأرض مسطّحة، لكنه كان أعلم منهم. |
Çocukluğundan beri herkes senin dünyayı avucunda tuttuğunu düşünürdü. | Open Subtitles | منذ أن كنتِ طفلة، ظنّ الجميع أنّ العالم أجمع بين يديكِ |
herkes kurtulacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | ظنّ الجميع بأنّه سيفلت من العقوبة لكن بقيت لي فرصة أخيرة |
herkes Ali'nin kollarında derman kalmadığını düşünmüştü. | Open Subtitles | هذا صحيح، ظنّ الجميع أنّ (محمد على) فقد قوته وسرعته |
herkes bunun kötü bir fikir olduğunu düşünse de Riley'le görüşmeye devam edeceğimi biliyorsun sanırım. | Open Subtitles | تفهمين أني سأواظب على مقابلة (رايلي)، حتّى لو ظنّ الجميع أنها فكرة سيّئة! |
Yani, herkes bunun kötü bir fikir olduğunu düşünse bile benim Riley'i görmeye devam edeceğimi biliyorsun. | Open Subtitles | إذاً، تستوعبين أني سأواظب على مقابلة (رايلي)، حتّى لو ظنّ الجميع أنها فكرة سيّئة؟ |
Olay şu. herkes Emmet ile birbirimizden nefret ettiğimizi düşünür. | Open Subtitles | إليكِ ما بالأمر، ظنّ الجميع دائماً أنّ كلّاً منّي و(إيميت) كره الآخر. |
Olay şu. herkes Emmet ile birbirimizden nefret ettiğimizi düşünür. | Open Subtitles | إليكِ ما بالأمر، ظنّ الجميع دائماً أنّ كلّاً منّي و(إيميت) كره الآخر. |
Telefon kayıtları geldiğinde seni ormanda dolaşır hâlde bulduğumda herkes senin Kathryn'i öldürdüğünü sandığında senin yanında kaldım yine de. | Open Subtitles | عندما ظهر سجلّ مكالماتك، عندما وجدتُكَ تتجوّل في الغابة، عندما ظنّ الجميع أنّكَ قتلتَ (كاثرين)، وقفتُ إلى جانبك. |
Hayır, birkaç ay önce herkes Mary Margaret'in katil olduğunu düşündü. | Open Subtitles | قبل بضعة أشهر، ظنّ الجميع أنّ (ميري مارغريت) قاتلة |
- herkes ölü sanıyor. | Open Subtitles | ظنّ الجميع أنّه ميّت |