"عاجزين" - ترجمة من عربي إلى تركي

• çaresiz
• aciz
• çaresiziz
• karşımıza çıktığında

Güneş ay tarafından tamamen örtülecek. Ateş Bükücüler çaresiz kalacak.
سوف يحجب القمر الشمس تماماً و يصبح مُسخري النار عاجزين

çaresiz bedenler karşımda uzanıyor, ve ben kibar olmak zorunda değilim!
الناس الذين يكذبون عاجزين تمامًا، وأنا ما كان عليّ أن أكون لطيفًا.

Çoğalıcıları çaresiz kılmayı, Rodney? Planı hatırladın mı?
جعل الريبليكيتورز عاجزين يا رودني أتذكر هذه الخطة ؟

İşin içinde bir bebek varsa, biz erkekler hep aciz durumdayızdır.
نحن الرجال دائماً عاجزين عندما يوجد طفلٌ في الصورة

Sonrasında çaresiziz.
وعندها نكون عاجزين

Bir sonraki çatışma karşımıza çıktığında yaşanmakta olduğu sırada yine farkına varamıyoruz.
وعندما تتكرر نفس المأساة نحنُ نقف عاجزين بينما هي تحدث أمامنا

"Zavallı, çaresiz yaratıklar.
إذا فكر أى شخص بأن هؤلاء قوم مساكين عاجزين

Kurbanları kör etmek onları çaresiz, kayıp ve bağımlı yapıyor.
عمى الضحايا يتركهم عاجزين تائهين, معتمدين عليه كليا

Beni hapsettiniz ikiniz de en iyisini bildiğinizi söylüyorsunuz ama ruhun saldırısı karşısında ikiniz de çaresiz kaldınız.
انا مجرد سجينة لكما يعتقد كلاكما أنه يعرف مصلحتي لكنكما كنتما عاجزين

O kadar gelişecekler ki, onlara karşı çaresiz olacağız.
سوف يكونون متقدمين للغاية وسنكون عاجزين أمامهم

- Uçağın bir okulu havaya uçururken bizim çaresiz kalmamızı istiyor.
يريدنا أن نشعر عاجزين عندما تفجّر الطائرة تلك المدرسة.

Şüpheli kurbanlara güç uygulayıp onları kontrol ediyor, onları istediğini alana dek tamamen çaresiz hale getiriyor.
هذا الجاني يمارس السلطة والسيطرة على ضحاياه مما يجعلهم يشعرون أنه عاجزين تماما حتى يعطوه ما يبحث عنه.

Sonunda çaresiz kalırız, bu yüzden acele et ya da her şeyi riske at.
نحنُ عاجزين في النهاية ، لذا أسرع أو خاطر بكل شيء

Zirveye bir kez ulaştınmı, çaresiz kalırlar.
عندما تكون علي القمه سيكونوا عاجزين

Ben olmasam çaresiz kalırsınız.
أنتم يا رفاق ستكونون عاجزين بدوني.

Ama biz çaresiz değiliz. Bunu lehimize çevirebiliriz.
لكن نحن لسنا عاجزين يمكننا تغيير الوضع

Mülteci kampalrında tavuklarla çalışıyor, yumurtalarını küçük meblalara satıyorlar, veya onları ailelerini beslemekte kullanıyor, tavukları ve sebzeleri ile artık kendilerini çaresiz ve ve başkalarına bağımlı hissetmekten kurtulup, gururlanmış ve güçlenmiş hissediyorlar.
إنهم يعملون في معسكرات اللاجئين، والدجاج ويبيعون البيض للحصول على القليل من المال، أو يستخدمونه لتغذية أسرهم. ويشعرون بالفخر والقدرة على ذلك لأنهم لم يعدو عاجزين أو يعتمدون على الآخرين بخضرواتهم ودجاجهم.

Köpekbalıklarıyla dolu sularda yüzmeye çalışan birkaç kör, aciz yeni doğmuş yaratıklar gibiyiz.
نحن مثل العميان حديثي الولادة عاجزين ونحاول أن نسبح في المياه مليئة بأسماك القرش

Eğer Nijerya'da büyümemiş olsaydım, ve Afrika hakkında tek bildiklerim, popüler resimlerden ibaret olsaydı, ben de, Afrika'nın güzel manzaralar, güzel hayvanlar ve yıllardır anlamsızca savaşan, fakirlik ve AIDS'den ölen, kendileri için konuşmaktan aciz, ve nazik beyaz yabancı tarafından kurtarılmayı bekleyen anlaşılmaz insanların yaşadığı bir yer olduğunu düşünürdüm.
إذا لم أكن نشأت في نيجيريا، واذا كان كل ما عرفته عن أفريقيا هو الصورة الشائعة، لكنت سأعتقد أيضاً أن أفريقيا هي مكان بطبيعة خلابة، حيوانات جميلة، والناس غير المفهومين، الذين يتحاربون بدون داعي، يموتون من الفقر والإيدز، عاجزين عن الكلام بأنفسهم، ويتنظرون أن يخلصهم أحد، من نوع الرجل الأبيض.

- Çok aciz görünüyorlardı.
هم يبدوا عاجزين جداً بالنسبة لهم

O canavar benim. çaresiziz.
أنا هذا الوحش نحن عاجزين.

Burada enfeksiyon yok. çaresiziz ve ölüyoruz.
لا يوجد تلوث هنا نحن عاجزين