BGO'ya bildirsem anında olayı abartıp, büyük bir işe çevirirler. | Open Subtitles | إذا أخبرتهم فسوف يسببون فوضى عارمة ومن خطفوه سيصابون بالذعر |
Üçüncü Reich'larının başına öyle büyük bir bela öreceğim ki binlerce asker bizi aramak için buralara saplanıp kalacak. | Open Subtitles | سأتسبب فى فوضى عارمة فى فرقتهم الثالثة الاف القوات ستترك عملها وتأتى إلى هنا للعمل على حراستنا |
Çünkü mutfakta buzdolabının üzerine kanla "Helter Skelter" yazdılar. | Open Subtitles | لأنهم هناك كتبوا على الثلاجة عبارة "فوضى عارمة" بالدماء |
Umarım mesajlarını kontrol ediyorsundur çünkü burada Ortalık gerçekten karıştı. | Open Subtitles | أتمنى أن تتفقد رسائلك لأنه يوجد لدينا فوضى عارمة |
- Evet öyle! Viran haldesin. - Viran haldeyim. | Open Subtitles | نعم يتوجبُ عليك ذلك, فأنت فوضىً عارمة - نعم, أنا فوضىً عارمة - |
ortalığı temizlemeye bile tenezzül etmemişsin anlaşılan. | Open Subtitles | وسط فوضى عارمة, خلقتها أنت أعتقد أنه لا يوجد تنظيف لذلك |
Oraya inersek, gezegende karışıklık ve paniğe yol açarız. | Open Subtitles | فقد تتسببون في فوضى عارمة وفزع يعم الكوكب |
Okyanustan gelen büyük bir dalga karada 200 mil içeri girer. | Open Subtitles | بسببها تندفع موجة مد عارمة بقوة من المحيط نحو اليابسة مٍسافة مئتي ميل. |
Bu bir iç savaş ve büyük bir Yahudi düşmanlığı yaratır. | Open Subtitles | هذا سيولد صخب داخلي وموجة عارمة من معاداة السامية |
büyük bir iç ayaklanma cephede huzursuz bölükler, geride güçsüz liderler... | Open Subtitles | ثورة مدنية عارمة وجنود قلقة في الجبهة وقيادة في البلاد بلا أسنان |
Söyledim... ondan... bazen büyük bir sevgiyle bahsettiğini. | Open Subtitles | لقد أخبرتها أنّك.. من فترة لأخرى تتكلّم عنها بعاطفة عارمة |
Helter Skelter. Bilirsin işte, klasik. | Open Subtitles | إنه كتاب "فوضى عارمة" الكتاب الكلاسيكي |
Helter Skelter temelde şu an dünyada olup biten şey. | Open Subtitles | "فوضى عارمة" هو... ما يحدث في العالم اليوم |
Ortalık darmaduman, ama taş çatlasa 50 dolarlık hasar vardır. | Open Subtitles | انها فوضى عارمة ولكن قيمتها 50 دولار فقط |
Ortalık yerle bir olmuştu. Fark edilmesi imkânsız. | Open Subtitles | كنت فوضى عارمة ، لم يستطيع أن يكتشفوا الأمر |
- Tamamen berbat bir haldeyim! - Sorun değil. | Open Subtitles | فوضي عارمة لابأس |
Çok fena bunalmış haldeyim. | Open Subtitles | أنا في فوضى عارمة. |
Söylememe gerek yoktur herhalde ama ortalığı fena batıracaksın. | Open Subtitles | ولا يجب أن أخفي عنك أنك في طريقك للتسبب فوضى عارمة |
Berbat haldesin. | Open Subtitles | أنتَ في حالة فوضىً عارمة |
Eğer etraflarda dolaşırsa tam bir karışıklık olurmuş. | Open Subtitles | ستكون فوضى عارمة لو أنه مشى في الجوار |