ويكيبيديا

    "عبره" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • oradan
        
    • İçinden
        
    • teşkil
        
    • içine
        
    Diğer tarafında bir servis koridoru var. oradan çıkışa doğru git, bekliyor olacağız. Open Subtitles الآن، هناك رواق صيانة على الجانب الآخر، إتجه عبره نحو المخرج حيث سننتظرك.
    Burada kal, Ben gidip oradan çıkıp çıkamayacağımıza bakacağım. Open Subtitles يوجد ضوء إنتظرى هنا سأذهب لأرى أن كان بإمكاننا الخروج عبره أم لا
    Öylesine büyük kütleli ki, ışık içinden geçerken bükülüyor, kümenin aşırı kütleçekimi tarafından çarpıtılıyor. TED إنّه كبير جدّا لدرجة أنّ الضوء المارّ عبره يتقوّس، ينحرف عن المسار المستقيم تحت تأثير الجاذبية الهائلة لهذا العنقود.
    Tamam, Yıldız Geçidi, o halde. Ama içinden geldiğimiz şey o. Open Subtitles حسنا ، بوابة النجوم أفضل لكنها هى ما جئنا عبره
    O cinayetler bir örnek teşkil etsin diye oldu. Open Subtitles جرائم القتل كانت تهدف لان تكون عبره
    Bir örnek teşkil edilmeli. Open Subtitles يجب أن يكون عبره
    Onun içine girdiği ve çıktığı insanlar... onlar son olamazlar. Open Subtitles الواحد الذى يستطيع أن يقفز ويخرج عبره لا يستطيع أن يدوم
    500 metre güneyde eski bir maden var. Mağaraya oradan sızabiliriz. Open Subtitles هناك منجم مهجور جنوباً يمكننا التسلل للكهف عبره
    oradan gelen şeylerle uğraşan bir kuruluşta çalışıyorum. Open Subtitles أعمل في منظمة مهمتها السيطرة على ما يأتي عبره
    Tüm birliklerini oradan geçirdi. Open Subtitles إنه أستدعى جميع رجاله .المنخرطين بالحرب عبره
    Pulaski gitmeden önce sürgülü kapıyı açık bıraktı, bu adam da oradan girdi. Open Subtitles حسنٌ، (بولاسكي) ترك الباب المنزلق مفتوحًا قبل أن يغادر وهذا الشخص دخل عبره
    - Kuzey metrosu geçer oradan. Open Subtitles -ماذا عن النفق الذي تمر عبره ؟
    Eugene'i oradan sağ çıkartıp çıkartamayacağımdan emin değilim. Open Subtitles لست موقناً أن بوسعي تمرير (يوجين) عبره والخروج به حياً
    O akımın içinden gemi ile geçmenin imkânı yok. Gelgit gerilimi fazlasıyla güçlü. Open Subtitles لا يوجد طريق للطيران عبره سيكون الإجهاد قوي جداً
    Bu kalkanın aynen görünür olmasını sağlayacak ancak biz içinden geçebileceğiz. - Steve, eğer sen... Open Subtitles إنّه يجعل الحجاب يظهر أنّه في مكانه لكن يمكننا أن نمر عبره.
    Şeytan Kapanı, içinden geçiverdim. Open Subtitles وهذا هو فخ الشيطان حسنًا. انا فقط أسير عبره
    Fosforlu kalem gibi şeyleri alıp suyla karıştırırdım, plastik borulara pompalardım, insanların içinden geçip eğlendiği parlak dolaşım sistemleri yaratırdım. TED أقوم بأخذ أشياء مثل قلم التوضيح أمزجها بالماء، و أضخها عبر أنابيب بلاستيكية، مما يصنع نظام الدوران المتوهجة هذا يتيح للناس التجوال عبره والإستمتاع
    Bu dava ile emsal teşkil etmek istiyorlar. Open Subtitles هذه المحكمه يجب ان تكون عبره
    Hayır. (Gülüşmeler) Sorun buydu: Şeffaflık ... yalanlar ve hilekarlıktan arınmış; b: kolayca fark edilebilen ya da nedeni anlaşılabilen; c: kolayca anlaşılabilen; d: özellikle iş çalışmalarını ilgilendiren ve görünürlük ile ya da bilgiye erişilebilirlik ile karakterize edilen, ve bu son satır belki de en büyük problemi teşkil ediyor. TED (ضحك) هذه كانت المشكلة: الشفافية خال من التظاهر أو الخداع؛ سهل الكشف عنه أو الرؤية عبره سهلة الفهم؛ توصف برؤية أو الوصول إلى المعلومات، ولا سيما فيما يتعلق بالممارسات التجارية السطر الأخير على الأرجح هو أكبر مشكلة.
    Dilimi direk içine sokabilirim. Open Subtitles في إمكانك إدخال لسانك عبره للوصول إلى الطيور
    Efendim, yarığın açık olması bombayı içine bırakabileceğiniz anlamına gelmiyor. Open Subtitles سيّدي، لا يعني توسّع الصدع أنك ستتمكن من تمرير القنبلة عبره

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد