Çocuğun bir kutu aspirin yutarsa harika bir ilaçtır ama alışkanlık haline gelirse çok kötüdür. | Open Subtitles | و هو رائع إن تجرع ولدك عبوة أسبرين لكن يكون سيئاً جداً إن أصبح عادة |
19 kutu Sentox gazını bulmakla meşgûller. | Open Subtitles | إنهم مشغولون في محاولة العثور على مكان الـ19 عبوة من غاز سنتوكس للأعصاب |
Bu, New York Dergisi'nde gördüğüm müthiş bir makale. Diyor ki makalede Amerika'nın her yerinde uyuşturucu kullanıcıları uyuşturucuyu bir şişe Ace çamaşır suyu vererek satın alıyorlar. | TED | وجدت مقالاً في مجلة نيويورك يقول ان متعاطيِّ المخدرات في أمريكا يقومون بشراء المخدرات مع عبوة المنظف تايد |
Öyle bir şey söylemedim. Ve arkadaşının parasıyla alacağın şey açmana izin vermedikleri bir paket olacak. | Open Subtitles | وماستستعيدة بنقود السيدة سيكون عبوة غير مسموح لك بفتحها بدونها |
Bir tane tuzlu tereyağı... bir düzine ekstra büyük yumurta... sızlanan aptal için bir mayalanmış süt. | Open Subtitles | رطل من الزبد المملح عبوة 12 بيضة كبيرة جداً وعبوة حليب حمضي للأبله الشاكي |
Evet, ve kocamı bir paketi teslim etmesi için tehdit ediyor. | Open Subtitles | نعم. وهو يجبر زوجى على تسليم عبوة |
Yağımız bitmişti, ben de bir buçuk kutu yapışmaz kızartma yağı koydum. | Open Subtitles | ينقصنا الوقود جميعاً لكنّي صببت عبوة ونصفاً من الزيت |
Bir kaç kâse, kaşık, kutu ve biraz süt. | Open Subtitles | قليلا من الصحون و الملاعق و عبوة و بعض الحليب |
Hayat, kutu sütler gibidir. - Herkesin bir son kullanma tarihi vardır. - Ne yapıyorsunuz? | Open Subtitles | إن حياة كل شخص مثل عبوة اللبن لها تاريخ إنتهاء |
Bir yarışma programında olduğunu düşün ve şu iki ödülden birini seçebilirsin: Bir elmas ya da bir şişe su. | TED | تخيل نفسك في برنامج مسابقات ويمكنك أن تختار بين جائزتين: ماسة أو عبوة مياه. |
Şimdi, kendini tekrar çölde hayal et. Ama bu sefer, sana her beş dakikada bir yeni bir elmas veya bir şişe su sunuluyor. | TED | الآن تخيل نفسك مرة أخرى في الصحراء، ولكن هذه المرة ستحصل على ماسة جديدة أو عبوة مياه جديدة كل خمس دقائق. |
Bu şişe uzun bir yol boyunca seyahat ediyor. | TED | تعتمد أساساً على عبوة بلاستيكية تسافر عبر الصرف الصحي |
İçinde bir paket var, bana bir alet verecek olan birine götürmem gerekiyordu. | Open Subtitles | توجد عبوة بها يُفترض أن اخذها إلى رجل لديه شىء يخصنى |
İçinde bir paket var, bana bir alet verecek olan birine götürmem gerekiyordu. | Open Subtitles | توجد عبوة هنا يُفترض أن أخذها إلى رجل لديه شىء يخصنى |
İstersen, şehre inip bir paket alalım. | Open Subtitles | يمكننا الذهاب الى البلدة لجلب عبوة , أذا أردت. |
Daha çok hastalık virüsü yapmak için kullanacaklar. Elimizde 27 tane tüp vardı. | Open Subtitles | لقد كنا نملك 27 عبوة و الأن نملك واحدة فقط |
Buzdolabımda altılık bira paketi var. | Open Subtitles | لديّ عبوة من 6 زجاجات في ثلاجتي |
Bu güzel bir su şişesi -- kiminize tanıdık -- tasarımcı Ross Lovegrove tarafından yapılmış. | TED | هذه عبوة مياه جميلة ربما يعرفها بعضكم انها من صنع المصمم روس لوفيجروف |
Bu tüp için bütan gazı. Bu dolap, bayanların eşyaları. | Open Subtitles | ذلك من أجل عبوة الغاز، وهنا الطاولة، وهناك الفرن. |
Sizin de gördüğünüz gibi, fotoğraftaki adam patlayıcı bir cihaz taşıyor. | Open Subtitles | كما ترون ، فإن الرجل في الصورة هو يحمل عبوة ناسفة. |
Her pakette ünlü bir cadı veya büyücü var. | Open Subtitles | كل عبوة بها ساحر شهير أو ساحرة، لدي 500 منها |
Sinan, yavrum! Şöyle bir kavanoz. | Open Subtitles | سنان جد عبوة بهذا الحجم، نظفها وخذها إلى خالتك |