Jimmy o akşam çok iyi oynuyordu Cal aceleyle çıkıp gitti. | Open Subtitles | لكن جيمي أدار الطاولة تلك الليلة، و كال غادر على عجالة |
Hemen hava alanına gitmiş. O aceleyle bana not bırakmayı unutmuş tabii. | Open Subtitles | لذا شقت طريقها للمطار وفي عجالة نسيت أن تترك لي رسالة |
Acele eden fırıncının karısı göğe doğru yükselen ikinci fasulye sırığını fark etmedi. | Open Subtitles | وعلى عجالة منها لم تلحظ زوجة الخباز ساق الفاصولياء الثانية تصعد إلى السماء |
O gece evinizden Acele çıkmıştım ya? | Open Subtitles | هل تذكر البارحة حينما غادرت من عندك على عجالة ؟ |
- Bu ekibi çok kısa sürede toparladık ve bilgiyi aldığımızda tutukluyu ne yapacağımız hakkında konuşamadık. | Open Subtitles | لقد جمعنا هذا الفريق معاً على عجالة ولم تسنح فرصة لنتقاش حول ما نفعله بالسجينة حالما نستخرج المعلومات |
Seninle bu kadar acil konuşması gereken aile meseli nedir Tanrı bilir. | Open Subtitles | الربّ وحده العالم بالأمر العائليّ الذي يودّ محادثتكَ حياله في عجالة. |
Alelacele reklam sloganı bulmakta üstüne yoktu. | Open Subtitles | لطالما كنت بارعة في ابتكار شعارات على عجالة. |
Bu iş itinayla yapılmalı, aceleyle değil. | Open Subtitles | يجب أن يتم هذا بتؤدة ووقار وليس على عجالة هكذا |
aceleyle ayrılmışa benziyor, ya da o sadece iğrenç bir domuzdu. | Open Subtitles | يبدو وانها غادرت على عجالة أو أنها مجرد حيوان قذر |
Biliyorum, ben de zaten o yüzden aceleyle çıktım oradan. | Open Subtitles | أجل، أعرف ذلك، لهذا خرجت من هناك على عجالة |
Birileri onu aceleyle götürmüş. Temiz ve hızlı bir şekilde. | Open Subtitles | أخذه أحدهم على عجالة كان اختطاف نظيف وسريع |
Çalışma arkadaşları aceleyle ayrılmadan kısa süre önce bir kadınla görüştüğünü rapor etti. | Open Subtitles | زملاؤه يقولون أنه اقتربت منه سيدة قبل هروعه على عجالة. |
Bilmiyorum, ama aceleyle çıkmışlar gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا أعرف، لكن يبدو أنهم ذهبوا على عجالة |
Beş dakika, Acele etmemiz gerek. | Open Subtitles | أمامنا خمس دقائق علينا أن نذهب على عجالة |
Anne de Cennet'e gitmek için Acele etti ama beni unuttu. | Open Subtitles | أمي كانت في عجالة للذهاب الى السماء لكنها نستني أنا |
- Hemen gitmeliyiz. - 1927'den çıkmak için aşırı Acele ediyorsun. | Open Subtitles | علينا المغادرة قريباً. إنك في عجالة للخروج من 1927. |
Bu bilgiyi bir an önce halanıza göstersek iyi olacak. Acele edelim... | Open Subtitles | أظن علينا إبلاغ عمتك على عجالة فلنذهب |
- Peki kısa keseceğim. Ama bu biraz tuhaf. | Open Subtitles | حسنًا، سأقول الأمر على عجالة لكنه أمر غريب |
Seninle acil bir şey konuşmam gerek. | Open Subtitles | أريد أن أتحدث إليك عن شئ ما في عجالة سريعه |
Alelacele reklam sloganı bulmakta üstüne yoktu. | Open Subtitles | لطالما كنت بارعة في ابتكار شعارات على عجالة. |
Acelen olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت انكَ على عجالة |
Evde içtim hızla. Mavi telaşla. Annem evde uyuyor. | Open Subtitles | شربت فى المنزل بسرعة، على عجالة وأمى نائمة فى المنزل |
Pek de acelesi olmayan birini. | Open Subtitles | شخص لم يكن على عجالة |
Biraz acelemiz var da. | Open Subtitles | نحنُ على عجالة من أمرنا لكن أتينا لـ |