Bu seferki mazeretini de çürütemezsen bu adam bizi bir yere götürmez. | Open Subtitles | إذا لم يكن بإمكانكِ إبطال عذر غيابه على هذا، فإنّه طريق مسدود. |
Yine de mazeretini incelemeliyiz. | Open Subtitles | ولكن لا يزال يتعيّن علينا التحقق من عذر غيابه |
- mazeretini kontrol ettim. Serbest bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد ثبت صحة عذر غيابه . لذلك اضطررت أن أطلق سراحه |
- Senin kadar memnuniyetsizim ama mazereti doğru. | Open Subtitles | لا أحبّ هذا أكثر منكِ ، أيّتها المحققة ولكن عذر غيابه محكم |
Hayır kanıtlamaz, ama mazereti kanıtlar. | Open Subtitles | كلاّ، لا يُثبت ذلك، لكن عذر غيابه يُثبت ذلك. |
mazeretini ve orada çalışanları iyice araştırın. - Sağlam bir şey bulabilecek misiniz, bir bakın. | Open Subtitles | تحققوا من عذر غيابه وزملائه، وانظروا لو بإمكانكم إيجاد أيّ شيءٍ ثابت. |
Sonra da kimse mazeretini teyit edemesin diye kulübeye gider. | Open Subtitles | ثمّ يذهب إلى كوخ حتى لا يُمكن لأحدٍ تأكيد عذر غيابه. |
Evet ama Ashley onun mazeretini onayladı. Bu hiçbir anlama gelmez. | Open Subtitles | .نعم، ولكن أكّدت (آشلي) عذر غيابه - .ذلك لا يعني أيّ شيء - |
- mazeretini araştıracağız. | Open Subtitles | -سنتحقق من عذر غيابه ، |
Bununla bağlantılı herkesin de mazereti var. | Open Subtitles | وكلّ شخص مُرتبط بذلك تمّ تأكيد عذر غيابه. |
Bay Ter Adam'ın mazereti doğruymuş. | Open Subtitles | إذن صاحب العرق الكثير؟ عذر غيابه مؤكّد |
Umarım mazereti doğrudur. | Open Subtitles | آمل أن يثبت عذر غيابه. |
Olay anı mazereti doğru çıktı. Ama McCann'le ilgili söyleyecek çok şeyi vardı. | Open Subtitles | عذر غيابه تمّ التحقق منه، ولكن كان لديه الكثير ليقوله عن (ماكان) |
Adamın mazereti sensin. | Open Subtitles | لقد كنتَ عذر غيابه |
Castle, mazereti doğru ve öğle yemeği ısmarladı diye, bu onu iyi biri yapmaz. | Open Subtitles | (كاسل)، فقط لأنّ عذر غيابه ثابت، ودفعه ثمن غداء لا يجعله مُحسن عظيم. |