Seni yavaşça kanatacağım ve Carmilla'nın damarlarındaki kan hala sıcakken senden beslenmesine izin vereceğim. | Open Subtitles | ساجعلك دمى ببطى وساجعل كاميلا تتغذى على لحمك حتى تدفئ من عروقها |
Belki masaj damarlarındaki buzun erimesini sağlar. | Open Subtitles | -أجل لقد فعلت حسناً, ربما المساج قد يساعد في توزيع الثلج داخل عروقها |
damarlarında da babasının kanı akıyor. | Open Subtitles | ودماء والدها تسير في عروقها |
Beni, bileklerini keserek tehdit bile etti. | Open Subtitles | لقد استمرت في قطع عروقها. انا لم اعرف ماذا افعل. |
damarlarında akan buz gibi kanı kimden aldığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف إذاً من أين ورثت هذة البرودة التي تجري في عروقها |
Sanki damarlarından buz akıyor. | Open Subtitles | كأن الجليد يجري في عروقها |
Kadının damarlarında buzlu su akıyor. | Open Subtitles | لديها ماء مثلج في عروقها |
Ki bu bayan tamamen yalnız kalınca bileklerini kesmesin. | Open Subtitles | لكي لا تقوم الآنسة بشقّ عروقها عندما تُترك لوحدها |
O da bileklerini kesebilir. | Open Subtitles | هي أيضاً قادرة على تقطيع عروقها |
Savaşta onca insanı öldüren şey şimdi damarlarında dolaşıyor. | Open Subtitles | نفس القذارة التي قتلتالناسفي الحرب.. تجري في عروقها. |
Sürekli dua ettiği için ilahi olan II. Philip vardı ve Elizabeth vardı, o da ilahiydi ama tam olarak değildi çünkü o ilahi olduğunu düşünüyordu ama ölümlü olmanın verdiği kan damarlarında dolaşıyordu. | TED | فيليب الثاني، الذي كان ربانيا لأنه كان دائم الصلاة، وهناك إليزابيث، التي كانت ربانية، ولكن ليس تماما لأنها كانت تعتقد أنها ربانية، ولكن دم البشر الفانين يسري في عروقها. |
damarlarında ise arzu şarabı dolaşıyordu. | Open Subtitles | و نبيذ الرغبه كان يجرى فى عروقها |