Böyle güzel bir bayanla yemeğe asla hayır demem. | Open Subtitles | اوه, لم أرفض دعوة إلى عشاءٍ مع سيدة جميلة مثل هذه قط |
Sana şunu söyleyeyim. Bu güzel bayanı yemeğe çıkar, benden. | Open Subtitles | تفضل، خُذ الفتاة الشّابة إلى عشاءٍ جميل على حسابي. |
Bir ara seni yemeğe davet etmek isterim. | Open Subtitles | اود لو أن تشاركيني ليلة . عشاءٍ في وقتٍ ما |
Evet, güzel bir akşam yemeği yemeye çalışalım. | Open Subtitles | دعونا نحاول تناول عشاءٍ لطيف, هل فهمتم؟ |
Bunlar, okyanusun sesi eşliğinde balkonumuzda yiyeceğimiz romantik bir akşam yemeği içindi fakat artık yan odamızdan gelen ve iki koca adamın üçüncü bir küçük adamla sevişiyormuş gibi çıkardığı seslere katlanacacağız. | Open Subtitles | كان من المفروض استخدام هذه في عشاءٍ رومانسي على شرفتنا حيث نستمتع بألحان أمواج المحيط لكن أظن أنه علينا أن نرضى بما يبدو |
Pardon da yemeğe geldiğimizi sanıyordum, cenazeye değil. | Open Subtitles | أسف , ولكني ظننتُ أنني . مدعواً لحفل عشاءٍ , وليس لقداس |
yemeğe çıkarak falan yapabiliriz çünkü onca çekiştirme biraz yorucu olabilir. | Open Subtitles | تعرفين، ربما نقوم بذلك أثناء عشاءٍ أو شي ما لأن كل ذلك الذّم يمكن أن يكون مُرهقاً |
Her neyse, bir yemeğe daha gitmeye kandırdım. | Open Subtitles | على كلٍّ، اتفقنا على عشاءٍ آخر |
Sana bir ev yemeği yapmayı çok isterim. | Open Subtitles | لأنني أرغب بإعداد عشاءٍ منزليٍّ لك |
Akşam yemeği, tatil buluşmaları, Masa Süsleri Müzesi açılış kokteyli. | Open Subtitles | ...وهي رائعةٌ لأيةُ مناسبة كحفلة عشاءٍ أو تجمعٌ في عطلةٍ ما طاولاتُ تكريم الناس المشهورين |
Başımızda bir çatı, önümüzde bedava bir akşam yemeği var. | Open Subtitles | في منزلٍ آمن، حصلنا على عشاءٍ مجاني. |
Evet,akşam yemeği partisi vardı. | Open Subtitles | نعم , لقد كان هناك حفل عشاءٍ |