Sonra düşünmeye başladım, belki bu sadece rastgele bir örnek. | TED | ولذا، بدأت بالتفكير حولها، حسناً، ربما تلك فقط عينة عشوائية. |
Bu, dokunsal ipuçların anlamlara rastgele atanmasından daha fazlasını gerektirir. | TED | ويحتاجُ ذلك أكثر من مجرد تعيين معانٍ عشوائية لإشارات لمسية. |
Tina, bir de şöyle düşün. rasgele bir randevudan iyidir. | Open Subtitles | عليك النظر في هذا إنه أقل عشوائية من موعد أعمى |
Manyetik alandaki değişimler, kasabanın her yanında rasgele dalgalanmalara yol açıyor. | Open Subtitles | التقلّبات في الحقل المغناطيسي تسبّب عواصف عشوائية في جميع أنحاء البلدة |
Bugün size anlattığım hikâyeler sıradan örnekler değil. | TED | القصص التي أخبرتكم بها اليوم ليست أمثلة عشوائية. |
Benzer bir etki de gelişigüzel ses sekanslarında ortaya çıkar. | TED | التأثير نفسه يحصل أيضا مع سلسلة عشوائية من الأصوات. |
çünkü şu anda bir bulmacanın hiç anlayamadığım, tesadüfi bir parçası gibiyim. | Open Subtitles | إذاً حالياً أشعر بأنها قطع أحجية عشوائية لن أفهمها أبداً |
Her çocuk ilk robotun bilinmeyen seri numarasını fırınına aktardı ve kendi rastgele, özgün seri numarasını dışına kazıdı. | TED | ورث كل ابن سلسلة الأرقام المجهولة للأصل بداخل فرنه، وأمتلك سلسلة أرقام عشوائية ومميزة خاصة به منقوشة على غلافه. |
Dünyadaki herkes olası bir yarışmacıdır. Işınlanma ışını rastgele seçim yapar. | Open Subtitles | ،كل من على الأرض متسابقون محتملون . والشعاع يختارهم بصورةٍ عشوائية |
Kimin için çalıştığımı bilmiyordu. rastgele bir barda bana asıldı. | Open Subtitles | لم تكن تعلم لحساب من أعمل لقد قابلتني بحانة عشوائية |
Anlamsız ve rastgele veri üzerinde yapılan gereksiz bir uygulama. | Open Subtitles | محاولة لا طائل منها أن ترتّب معطيات عشوائية وغير مفهومة. |
Eğer rastgele bir güvenlik taraması olmasaydı... duvarda kocaman bir delik görürdük. | Open Subtitles | إن لم تكن حملة تفتيش عشوائية لكنا سنشاهد الصور من على الحائط |
Kazanmanın rasgele olaylar ve silah yarışıyla ilgisi yok. | TED | الفوز ليس عبارة عن أحداث عشوائية أو سباق مسلح. |
Siyah kartlar ve kırmızı kartlar rasgele yerleşmişler. | Open Subtitles | الاوراق الحمراء والسوداء موزعة بصورة عشوائية |
Bir kelime olabilir, ama rasgele kesikler de olabilir. | Open Subtitles | هي يمكن أن تكون كلمة، أو هو يمكن أن فقط يكون جروح عشوائية. |
Bu sıradan bir iyon topu denemesi değilmiş. | Open Subtitles | لم يكن هناك أختبارات عشوائية لمدافع الأيون |
Yollar, ulaşım şekilleri hepsi artık sıradan. | Open Subtitles | الطرق ، وسائل الأنتقال جميعها أصبحت عشوائية |
Son zamanlarda sıradan görünen bir grup birey ancak "özel" kelimesiyle tanımlanabilecek olan bazı yeteneklerini ortaya çıkardılar. | Open Subtitles | في الأيام الجارية , مجموعة عشوائية من الأفراد ظهروا بقدرات |
İnsanlar, tekrarlı döngüler hâlinde dinledikleri gelişigüzel sekansları bir defa dinledikleri gelişigüzel sekansa göre daha melodik olarak değerlendirirler. | TED | الأشخاص الذي استمعوا إلى مجموعات أصوات عشوائية متكررة أحسّوا أنّها أكثر موسيقية من أصوات عشوائية استمعوا إليها مرة واحدة. |
Hayatlarımızın sandığımızdan daha az tesadüfi olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأن حياتنا ليست عشوائية بقدر ما نعتقد |
Onun mücevheri senin garajında oluyorsa, hiçbir şey tesadüf olamaz. | Open Subtitles | لا توجد عشوائية بوجود مجوهراتها في جراجك |
Akıntıya kürek çekme, hayır, hayır | Open Subtitles | لا تدع أمورك عشوائية |
Arkandan Öylesine biriyle iş mi pişireceğimi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقدين أنّي سأقيم علاقة مع فتاة عشوائية من وراء ظهرك؟ |
Hiç bir rastgelelik yok ama tamamen öngörülebilir de değil. | TED | وليست هناك عشوائية على الإطلاق، ولكن لا يمكن التنبؤ بها تماما. |
Ama hepsi yanlış etiketlendiğinden karışık buranın içinde ve anasonlu şekerler buradadır. | Open Subtitles | لـكن بـما أنهم بملصقات عشوائية المـختلط ,هنـا وحلوى اليـانسون هـنا , الجـــواب |
Matematik saçma, karışık, rast gele, düzensiz ve berbat bir şeymiş. | Open Subtitles | إنها سخيفة، مرتبكة عشوائية مضطربة ، و غير سارة بشكل كبير |
Bu virüsler hızla milyonlarca çoğalabildikleri için yine hızla Rastlantısal mutasyon oluşturabilirler. | TED | وبسبب أن الفيروسات تتكاثر سريعاً بالملايين تستطيع سريعاً أن تطَّور طفرات عشوائية. |