Verilen ölüm cezası, ömür boyu ağır hapis cezasına çevrilecek. | Open Subtitles | ستخفف عقوبته من الإعدام إلى الأشغال الشاقة المؤبدة مدى الحياة. |
Bazılarının cezası hafifletilir. Ama çoğu infaz edilir. | Open Subtitles | بعضهم تخفض عقوبته لكن الأكثرية ينفذ فيهم حكم الموت |
Uydurma büyücü veya hayalet dedikoduları yaymak. cezası, idam! | Open Subtitles | نشر شائعات عن الأشباح و السحر عقوبته الإعدام |
cezasını çekmişti ve borcunu ödemişti neden kendini tekrar riske atsın? | Open Subtitles | لقد قضى عقوبته , و دفع ثمنها لماذا يخاطر بذلك ؟ |
Bu serseri devletin haşmetine uğradı, iki yıl boyunca cezasını çekerek. | Open Subtitles | الذي يقضي عقوبته في السجن منذ عامين دون جدوى؟ |
Polis, Şef Ki Ho Sang'ın dokuz kişinin ölümüne sebep olduğunu düşünüyor ve cezasının işlediği suça karşılık yeterli olmadığını savunuyor. | Open Subtitles | ويعتقد المحققون أن الرئيس هو كي سانج هو المسؤول عن وفاة تسعة رجال وأن عقوبته ليست شديدة بما يكفي لارتكابه هذه الجريمة. |
D.O.J. görev yaptığı ceza zaman düşünmeye karar verdi. | Open Subtitles | فقد قررت وزارة العدل بأن تكون عقوبته في خدمةٍ للدولة |
Hatalı işaret verme, size söylenilenden başka yerde yatma. cezası, idam! | Open Subtitles | اي إشارة تدل علي انك مفقود , او النوم أثناء الخدمة , عقوبته الإعدام |
Polisi yanlış bilgilendirme iki ay hapis cezası demektir evlat. | Open Subtitles | البلاغ الكاذب قد تصل عقوبته إلى الحبس شهرين بنيّ |
Bu yaptığının cezası ölümdür. Bir daha asla yapmayacaksın. | Open Subtitles | ما فعلتيه عقوبته الموت لن تفعلى هذا ثانية .. |
Hükümet yani halk, idam cezası talep edecek. | Open Subtitles | ،الحكومة والناس يطمحون أن تكون عقوبته الإعدام |
Cesaretin karşısında bence cezası azaltılmalı. | Open Subtitles | .في ضوء شجاعته، أشعر بانه ينبغي عليك تخفيض مدة عقوبته |
Suç işlemek zaman ...,... ... ama nedeniyle onu ağırlaştırılmış provokasyon altında olmanın... ... cezası 4 yıl azalır. | Open Subtitles | عندما ارتكب الجريمة عقوبته تقلصت لأربع سنوات |
Çok kötü değildi. Ama cezasını Atlanta'da çeken Jimmy'yi özlüyordum. | Open Subtitles | لم يكن الوضع سيئاً، لكني كنت أفتقد جيمي الذي كان يقضي عقوبته بأطلانطا |
Çok kötü değildi. Ama cezasını Atlanta'da çeken Jimmy'yi özlüyordum. | Open Subtitles | لم يكن الوضع سيئاً، لكني كنت أفتقد جيمي الذي كان يقضي عقوبته بأطلانطا |
Duncan, bir şeyler yap! Yaptıklarının cezasını biliyordu ve çekecek. Af dilemek için seni göndermesi doğru değil. | Open Subtitles | إنه يعلم عقوبته وتصرفاته، ويجب أن يدفع ثمن تصرفاته بدون إرسالك للتوسل |
Yaptıklarının cezasını biliyordu. Yalvarman için seni göndermek yerine cezasını çekmeli. | Open Subtitles | إنه يعلم عقوبته وتصرفاته، ويجب أن يدفع ثمن تصرفاته بدون إرسالك للتوسل |
cezasının idamdan müebbete düşebileceğini söylediler. | Open Subtitles | يقولون عقوبته قد تُخفف إلى مدى الحياة في السجن في قاعة المحكمة. |
cezasının bitmesine fazla kalmadı evet biliyorum yaşlı adama uğramalıyım arkadan yarıyorlar.. | Open Subtitles | تتبقى عدة سنوات من عقوبته نعم واحده أو إثنتين سمعت أنهم دخلوا إلى الرجل العجوز |
Yalancı şahitliğin cezasının 5 yıla kadar olduğunu hatırlatayım. | Open Subtitles | هل تريديني أن أذكرك ان القَسم عقوبته السجن لمدة تصل لـ 5 سنوات؟ |
3 farklı eyalette oyuncak silahla 5 banka soymak suçundan 5 yıl ceza almış, ama başka bir mahkumu öldürünce cezası 20 yıla çıkmış. | Open Subtitles | لإستخدامه بندقية لعبة لسرقة خمس بنوك في ثلاثة ولايات مختلفة لكن عقوبته تمت زيادتها بعشرين عاماً بعد أن قتل سجين آخر |
Hafifletilmiş ceza karşılığında iş birliği yaparsa bir gecede milyarlarca dolar terörist parasını durdurabiliriz. | Open Subtitles | وإذا تعاون معنا مقابل تخفيف عقوبته يمكننا إغلاق ملايين الدولارات من أموال الإرهابيين بين عشية وضحاها |