Bu oldukça üzücü bir hikaye, fakat gerçekte hayvanların bazen nasıl duygu sergileyebildiklerini gösteriyor ki bu bazı eski biyologlar arasındaki çok tartışmalı bir konudur. | TED | وهي قصه حزينة جدا، لكنها توضح كيف أن الحيوانات تستطيع أحياناً أن تُظهر مشاعرها، وهو موضوع جدلي بين علماء الأحياء. |
Radyo tasmaları başka bir araç, biyologlar tarafından yaygın olarak kullanılan. | TED | أطواق البث هي أداة أخرى الذي يستخدمه عادة علماء الأحياء. |
Ama biyologlar dişilerin tekrar tekrar uzun penil uzantılara sahip erkeklerle çiftleşmeyi seçtiklerini gözlemlediler. | TED | لكن علماء الأحياء بصورة متكررة لاحظوا ان الأنثى تختار ممارسة الجنس مع الذكر الذي لديه زوائد اطول. |
Bu süre zarfında, saha biyologlarının işlerini yapma şekillerini gerçekten değiştiren modern teknolojiler gelişti. | TED | خلال تلك الفترة، كانت هناك تقنيات حديثة التي حولت فعلا الطريقة التي يقوم بها علماء الأحياء أداء عملهم. |
Oraya bir biyolog ekibi gönderip onların karar vermesine izin verelim. | Open Subtitles | حَسناً، دعنا نُرسل فريق من علماء الأحياء هناك ندعهم يكتشفون ذلك |
Ya. İnceleme yapmak üzere gelecek birkaç deniz biyoloğu buldu. | Open Subtitles | طلب حضور بعض علماء الأحياء البحرية ليلقوا نظرة |
Bu, biz biyologlara bu ormanlarda hangi hayvanların yaşıyor olabileceği hakkında oldukça iyi fikir verir. | TED | وهذا يعطى لنا علماء الأحياء فكرة جيدة جداً عن كيف ان الحيوانات قد تعيش في تلك الغابات. |
biyologları, kuantum mekaniğini öğrenmek istemedikleri veya zorunlu kalmadıkları için suçlamıyorum. | TED | أنا لا ألوم علماء الأحياء على عدم تعلمهم أو عدم رغبتهم تعلم ميكانيكا الكم. |
biyologlar, genetiğiyle oynanmış, hasar verme potansiyeli olan patojenleri açığa çıkarmaktan kaçınmalıdır. | TED | ويجب على علماء الأحياء تجنب إطلاق ما يمكن أن يكون مدمرا من مسببات الأمراض المعدلة وراثيا. |
Bunu söylediğim için biyologlar çok kızıyor bana çünkü Dünya dışında hayata dair henüz kesin kanıt yok. | TED | حسنا، فإن علماء الأحياء سيغضبون مني لقول ذلك، لأنه ليس لدينا على الإطلاق أي دليل على الحياة خارج الأرض حتى الآن. |
Ama durun, bu noktada biyologlar bu durumu öylesine kınayacaklar ki benim sesimi duyan olmayacak. | TED | الآن، لكن مهلًا، عند هذه المرحلة، على علماء الأحياء أن يتذمروا بصوتٍ عالٍ حيث بالكاد تستطيعون سماعي. |
biyologlar bunu iki taraflı simetri olarak adlandırırlar. | TED | يدعو علماء الأحياء هذا بـالتناظر الثنائي. |
Eskiden mikroskopları, büyüteçleri mercekleri olan birçok biyoloğumuz vardı ve bu biyologlar hayvanları inceliyorlardı. | TED | اعتدنا على رؤية الكثير من علماء الأحياء التي لديها مجاهر، و لديهم نظارات مكبرة ويراقبون الحيوانات. |
Şimdi, şarkı zamanla fazlasıyla dönüştü, biyologlar kuş türlerinin, bilhassa ötücü kuşların ve su kuşlarının, tek eşli olup olmadıkları konusunda derin tartışmalara girdiler. | TED | في الوقت التي كانت فيه هذه الأغنية شعبية، ناقش علماء الأحياء أصناف الطيور كالطيور المغردة والطيور المائية وما إذا كانت أحادية الزواج أم لا. |
biyologlar da baz düzenleyicileri, kanser gibi hastalıklarla ilişkili genlerde tek harflerin rolünü incelemek için kullandılar. | TED | واستخدم علماء الأحياء محرري القواعد لفحص دور الأحرف المفردة في الجينات ذات الصلة بالأمراض مثل السرطان. |
biyologlar uzun mesafe iletişimi konusunda 70'li yıllardan, Soğuk Savaşın sonuna kadar şüphe duymaya devam etti. | TED | ولكن علماء الأحياء مازالوا يشككون في فكرة التواصل بعيد المدى قبل السبعينيات وحتى نهاية الحرب الباردة |
biyologlar ilerleme kaydetmek istiyorsa görünmezi görünür yapacak bir yol bulmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | إذا أراد علماء الأحياء أن يعرفوا المزيد،عليهم أن يجدوا وسيلة يجعلون بها الخفي ظاهراً |
Yüzyıllar önce, biyologlar neden tüm insan yüzlerinin bu özelliğe sahip olduğunu merak etmişler. | Open Subtitles | تساءل علماء الأحياء على مر القرون، لماذا يوجد هذه الملمح في كل الوجوه. |
- Tamam. Sanırım ırksal biyologlar böyle yapar. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا مايفعله علماء الأحياء العرقية |
Deniz biyologlarının "üstün memeden kesilme" dedikleri şeyi mi kastediyorsun? | Open Subtitles | أتقصد ما يطلق عليه علماء الأحياء البحرية بـ "الفطام الخارق"؟ |
Lif biyologlarının yaptığı şey bu dizilimleri amino asit dizilimlerini örümcek lifinin biçimsel özellikleriyle ilişkilendirmeye çalışıyoruz. | TED | ما يفعله علماء الأحياء هو محاولة ربط تلك التكرارات ,تلك الاحماض الامينية المتكررة, ربطها بالخصائص الميكانيكية لالياف الخيط |
Yani, daha derine gitmek için çoğu biyolog küçük denizaltılara yönelmişlerdir. | TED | للذهاب أعمق، معظم علماء الأحياء يذهبون بالغواصات. |
Sucul Baş Belası Türler Görev Birimi sayesinde oldukça fazla miktarda deniz biyoloğu uzaylının bir daha ortaya çıkması halinde onu hava almayan bir yere sıkıştırıp, ondan kurtulacaklarından emin olmaya kendilerini adamışlar. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً، للجنة الأنواع البحرية الضارة مجموعة كبيرة من علماء الأحياء البحرية مكرسة لضمان أنه إذا ... ظهرتكائناتفضائيةفيأي وقت |
Salgının yarattığı kaos sırasında Hükümetler biyologlara aşının yapılmasına katkısı olabilecek araştırmalar ile ilgili önemli bilgileri paylaşmaması için baskı yapıyordu. | Open Subtitles | أثناء الخوف من , تفشّي المرض الحكومات كانت تضغط على علماء الأحياء الخاصين بها ,لحجب المعلومات الحيوية |
Evrim biyologları bir şeyin tasarımından bahsederlerken aslında demek istedikleri "doğal seleksiyon" aracılığıyla oluşan tasarımdır. | TED | و عندما يتحدث علماء الأحياء التطوريين عن تصميم فهم يقصدون التصميم عن طريق الانتقاء الطبيعى |