Anlaşıldı 102. Tahmini varış süreniz nedir? | Open Subtitles | علم بذلك 102، ما هو زمنك المقدر للوصول؟ |
- Bunun farkındayım. - İyi de, ben Jerry Gallo değilim. | Open Subtitles | ــ أنا على علم بذلك ــ أنا لست جيري غالو |
Uh, ben merak ediyorum, siz bunun farkında mısınız? | Open Subtitles | أ .. أتسائل إن كُنتِ على علم بذلك أو لا. |
Ve bundan haberdar tüm ulusların hükümetlerine gerçeği açıklamak için 24 saat veriyorum, ya da bunu onlar için ben yapacağım. | Open Subtitles | وأنا أعطي الحكومات , لكل الأمم التي هي على علم بذلك 24ساعه لإفشاء الحقيقة أو سأقوم بفعلها عنهم شكراً , لكم |
İkizlerim var. 3 yaşındalar ve bundan haberi olup olmadığını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | ولديّ توأمين, في سنتهما الثالثة ولا أعرف ما إذا كان على علم بذلك فلم أخبره قط |
Beni mahcup etmek için özellikle tartıştı ve bundan Haberin var mıydı bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد اختارت افتعال قتال معي بملء إرادتها لإحراجي، وأريد أن أعرف إن كان لك علم بذلك |
Ben de bildiğini varsayıyordum. | Open Subtitles | أوه، كنت آمل أنت تكون على علم بذلك الأمر |
Başkasından öğrenirse ne kadar kırılacağını bir düşün. | Open Subtitles | حسناً ، تخيلي كم سيتألم لو علم بذلك من شخص أخر |
Morgan için bir anlamı olmalı ve Chazz de bunu biliyor. | Open Subtitles | ان لها معنى لمورجان و اظن ان تشاز علم بذلك |
Şu gazı alıp çıkar mısınız hemen? Anlaşıldı. | Open Subtitles | ـ فقط أجلب الغاز وأخرج ـ علم بذلك |
Anlaşıldı. Bekleyin. Tanrım. | Open Subtitles | علم بذلك تحضروا سنذهب للمنزل |
Anlaşıldı. | Open Subtitles | أنا على علم بذلك. |
Bunun farkındayım ve bu yüzden bütün önlemleri alıyorum. | Open Subtitles | أنا على علم بذلك ونحن متخذين جُّل إحتياطاتنا |
Eski bir diplomat olarak, Bunun farkındayım. | Open Subtitles | كدبلوماسي سابق, أنا على علم بذلك |
Bunun farkındayım. | Open Subtitles | نعم، وأنا على علم بذلك. |
Devlette pek çok hatrı sayılır kişi bunun farkında. | Open Subtitles | 'كثير من الناس المعترف بها في الدولة على علم بذلك. ' |
Eğer yaptığın işi sevmezsen bu ona bir servete mal olur. O da bunun farkında. | Open Subtitles | إذا لم تحبّ ما تقوم به فإنّ ذلك سيكلّفه ثروة طائلة ، وهو على علم بذلك |
Bu konseyin kıdemli bir üyesiyim ve ben bundan haberdar değilim. | Open Subtitles | أنا عضو بارز في هذا المجلس ولم أكن على علم بذلك. |
Şu anda bundan haberdar olan diğer milyonlarca doktoru aramam gerekiyor. | Open Subtitles | على أن أتصل بمليون طبيب آخر على علم بذلك |
Ailelerimizin bundan haberi olmayacak. | Open Subtitles | لا والداها ولا والديّ على علم بذلك |
Haberin olsun istedim. | Open Subtitles | وأردتُ فقط أن تكوني على علم بذلك |
Ben de bildiğini varsayıyordum. | Open Subtitles | أوه، كنت آمل أنت تكون على علم بذلك الأمر |
Çünkü bunları öğrenirse senin bokunu çıkarır. | Open Subtitles | لأنّه لو علم بذلك لقام بتلقينك درساً قاسياً بالفعل .. |
O kadar kötü bir aptallık yaptım ki, ağabeyin bunu biliyor. | Open Subtitles | لقد تصرفت بغباء شديد وشقيقكِ علم بذلك |
Hiç haberim yoktu. Eldivenleri elinden hiç çıkarmıyordu. | Open Subtitles | . أولاً أنا على علم بذلك . هو أبداً لم يرتدي القفازات |
- Nereden biliyorsunuz? | Open Subtitles | ــ أنى لك علم بذلك |