Haklısınız. Bu işin steroitlerle alakası olduğuna dair bir kanıtımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أيّ دليل على أنّ هذا له علاقة مع المنشطات |
Sonra da bu ilginin ortak olduğuna dair bir işaret olmalıdır. | Open Subtitles | ثانياً، يجب أن تظهر علامة تدل على أنّ الشعور مُتبادَل |
O gece evinizde başka birinin olduğuna dair hâlâ bir kanıt yok. | Open Subtitles | لا يزال عدم وجود دليل على أنّ أحداً ما كان في منزلك تلك الليلة |
İştahın hâlâ var olduğunun vasiyetnamesi. - Ölüme rağmen. | Open Subtitles | إنها دليل على أنّ الشهية لا زالت موجودة حتى بمواجهة الموت |
İştahın hâlâ var olduğunun vasiyetnamesi. - Ölüme rağmen. - Sizin de paraya ihtiyacınız var. | Open Subtitles | إنها دليل على أنّ الشهية لا زالت موجودة حتى بمواجهة الموت |
Okyanusun doğuda bir yerde olduğunun tek işareti penguenlerin düzenli olarak oraya gidip gelmesi. | Open Subtitles | الدليل الوحيد على أنّ المحيط يقبع في مكانٍ ما إلى الشرق هو موكب البطاريق المنتظم |
O gece evinizde başka birinin olduğuna dair hâlâ bir kanıt yok. | Open Subtitles | لا يزال عدم وجود دليل على أنّ أحداً ما كان في منزلك تلك الليلة |
Merkezde bir köstebek olduğuna dair daha fazla kanıta ihtiyaç var mı? | Open Subtitles | أتحتاجون دليلًا آخر على أنّ هنالك دسيسًا في المديريّة؟ |
Eyalet müvekkilimin Hermanos En Muerte ile herhangi bir bağı olduğuna dair, kesin bir kanıt sunamadı. | Open Subtitles | لم يكن لدى الدولة أدلة قاطعة على أنّ موكلي مرتبط بأي شكل من الأشكال "مع شبكة "الأخوة في الموت |
Teneke Adam'ın Gillespie'nin aldığı ilaçla ilgisi olduğuna dair bahse giren var mı? | Open Subtitles | بكم ستراهن على أنّ لـ(رجل الصفيح) علاقة بتلك الحقن التي كان يأخذها (غليسبي)؟ |
Kelimesi kelimesine tekrarlayabilirim 46 tanık Herbie'nin yalancı olduğuna dair ifade verdi. | Open Subtitles | يمكنني أن أسردهم لك عن ظهر قلب أقسم 46 شاهدٍ على أنّ (هيرب) كاذبٌ مليءٌ بالهراء -ال) ) |
Cody Donnelly, Vivien'in, Amber'i götürdüğüm barın müşterisi olduğuna dair kanıtı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني (كودي دونيلي) أنّ لديه دليل على أنّ (فيفيان) كان مع عميل في الحانة نفسها حيث كنتُ مع (آمبر) في ذلك اليوم |
Bay Adams savunmanın bu cinayetten sorumlu olduğuna dair bir deliliniz var mı? | Open Subtitles | -سيّد (آدامز )، ألديك أيّ دليلٍ على أنّ المُدّعى عليه مسؤول؟ |
Ayrıca Zach Hamilton'ın bir suçu olduğuna dair kanıtın yok. | Open Subtitles | كما أنّكَ لا تملك برهانًا على أنّ (زاك هاملتن) مذنب بأيّ شيء |
Tamara'nın kötü olduğuna dair kanıt bulduğumuzda herhalde düğün düşer değil mi? | Open Subtitles | عندما نجد دليلاً على أنّ (تمارا) شرّيرة أعتقد أنّ الزفاف سيلغى |
Bu da internette herkes için bir şeyler olduğunun ispatı. | Open Subtitles | دليل آخر على أنّ الإنترنت لديه شيء للجميع. |
Düzeltilmesi gereken büyük bir sorun olduğunun göstergesidir. | Open Subtitles | إنّها إشارة على أنّ هناك مشكلة كبيرة، وعليك أن تصلحها، وفي تلك المرحلة، |
Pozitif çıkarsa bu Dugan'da da olduğunun göstergesidir. | Open Subtitles | إذا كان إيجابيّاً، فهذا دليل على أنّ (دوغان) مصاب به أيضاً |
Hepsi yaşadıklarınızın gerçek ve size özel olduğunun birer kanıtı. | Open Subtitles | الدليل على أنّ ما كان بينكِ وبين (ديريك) حقيقي |
- Tüm bunların gerçek olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | -و ما هو؟ دليلٌ على أنّ كلّ هذا حقيقيّ |