Neyse, En azından artık benim için endişelenmen gerekmeyecek. | Open Subtitles | ولكنكِ سمحتي ببيع نفسك بالزواج من رجل لا تحبينه على الأقل لن تقلقك قلة حيلتي بعد الآن |
En azından artık sana yağmur yağmaz. | Open Subtitles | حسناً , على الأقل لن تمطر عليك بعد الآن , صحيح ؟ |
En azından artık sana Evran çantalı mastürbasyoncu demeyecekler. | Open Subtitles | حسنا, على الأقل لن ينادوك بالمنغولي ذو الحقيبة مرة أخرى |
En azından artık aynı yatağı paylaşmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | على الأقل لن يكون عليكَ مشاركته في سريره مجدّدًا. |
Artık en azından bu kocaman evde yanlız yaşamak zorunda kalmayacaksın. Hayır. | Open Subtitles | على الأقل لن تكون مضطراً للعيش بمفردك فى هذا المنزل الكبير |
En azından artık yalan söylemek zorunda kalmam. | Open Subtitles | حسناً، على الأقل لن أضطر للكذب عليها ثانية. |
En azından artık tartışmazsınız. | Open Subtitles | حسناً، على الأقل لن تكون لديكِ أيّ حجج بهذه الطريقة. |
En azından artık gölgelerde yaşamak zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسنا، على الأقل لن تضطر للعيش فيهم بعد للآن |
En azından artık kızımın peşinden gelmezler. | Open Subtitles | على الأقل لن يأتون للبحث عن ابنتي الآن |
Burada olduğuna sevindim. En azından artık sıkılmayacağım. | Open Subtitles | أنا سعيد لتواجدك على الأقل لن أضجر |
En azından artık saklanmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لكن على الأقل لن تختبئي ثانيةً |
En azından artık boşanmak zorunda değil. | Open Subtitles | على الأقل لن أضطر للطلاق |
İyi, iyi. En azından artık aşağıya inmez. | Open Subtitles | هي على الأقل لن تنزل. |
En azından artık dokunulmazlığı kafana takmazsın. | Open Subtitles | على الأقل لن تقلق حول الحصانة |
- Diane'le bir daha konuşmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | على الأقل لن تضطر للتحدث مع (دايان) مرة أخرى. |